Ziya Gökalp
ANSIKLOPEDI
4/22/20252 min read


Ziya Gökalp, yalnızca bir sosyolog ya da fikir adamı değil; Türk milletinin modern anlamda yeniden inşa edilmesinde, fikrî ve ideolojik çerçeveyi kuran temel isimlerden biridir. 1876 yılında Diyarbakır’da doğmuş, genç yaşta İstanbul’a gelerek Jön Türk hareketiyle tanışmış, daha sonra da İttihat ve Terakki'nin ideolojik öncülerinden biri haline gelmiştir.
Gökalp’in en belirgin özelliği, Türk milletinin kimliğini modern, laik, millî ve ilerici bir eksende yeniden tanımlamaya çalışmasıdır. Osmanlı'nın çözülüş sürecinde ortaya atılan çok sayıda düşünsel akım arasında, onun geliştirdiği Türkçü ve toplumcu fikirler, özellikle Cumhuriyet devrimiyle birlikte devlet ideolojisinin temel taşlarından biri olmuştur. Gökalp, "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" üçlemesiyle özetlenen çabasında, doğu ile batı arasında bir sentez, ama bu sentezin merkezine Türk milletini koyan bir yaklaşım geliştirmiştir.
Onun eserlerinde İslam bir kültür ve ahlak unsuru, Batı ise bilim ve teknik açısından örnek alınması gereken bir medeniyet düzeyi olarak ele alınır. Gökalp’e göre, Batı’yı taklit etmek değil, Batı'nın teknik ve kurumlarını özümseyerek milli bir medeniyet yaratmak esastır. Bu görüş, daha sonra Atatürk’ün izlediği “muasır medeniyetler seviyesini aşma” hedefiyle birebir örtüşmüştür.
Ziya Gökalp’in etkisi yalnızca düşünce düzeyinde kalmamış, aynı zamanda kurumsal alanda da belirleyici olmuştur. 1911’de kurulan Türk Ocağı ve sonrasında Türk Yurdu dergisi, onun fikirlerinin yayılma merkezleri olmuş; özellikle genç subaylar, öğretmenler ve bürokratlar üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Halka dayalı bir milliyetçilik anlayışı, onun kaleminde ilk kez sistemli ve sosyolojik bir çerçevede ele alınmıştır. Milliyetçiliği ırkçılıkla karıştırmayan, dili, kültürü ve ortak değerleri temel alan bir anlayışı savunmuştur.
1923 yılında Cumhuriyet’in ilanı ve Ankara’nın yeni bir uygarlık merkezi haline getirilmesinde, Gökalp’in öncülüğünü yaptığı “hars ve medeniyet” ayrımı kritik rol oynamıştır. Ona göre, hars (kültür), milletin kendi özüdür ve korunmalıdır; medeniyet (uygarlık) ise evrensel bir birikimdir ve ondan öğrenilmelidir.
Ziya Gökalp, 1924 yılında, henüz Cumhuriyet devrimi yeni yeni şekillenirken hayatını kaybetmiş, ancak geride bıraktığı düşünsel miras, Kemalist inkılapların fikrî zeminini hazırlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün, onun vefatının ardından söylediği “Ziya Gökalp fikir hayatımızda bir meşaledir” ifadesi, bu etkinin açık bir teyididir.