Genel

SESSİZ İSTİLA

AKP’yi AKP yapan ideoloji, 70’lerden bu yana AKP’yi oluşturan kurucu kadroların, tesiri altında kaldığı Müslüman Kardeşler ideolojisidir. İslam Devleti olmak ve İslam sosyolojisini yaşamak ise, en büyük gayeleri…

Devlet eliyle toplumu Müslümanlaştırma gibi hayaller, dünün ya da bugünün meselesi değil. ABD ve Almanya gibi emperyalist ülkeler, Soğuk Savaş döneminde bu unsuru kullanarak Müslüman çoğunluğun yaşadığı ülkelerde aşırıcı, cihatçı örgütlerin yaratılmasında ya da en iyi ihtimalle ılımlı İslam adı altında İslam’ın sulandırılmasına sebep oldular. Burada amaç, Sovyet Rusya ve komünizm çevresinde bir ateş çemberi oluşturmaktı.

Müslüman Kardeşler ideolojisi, Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerde faaliyet gösteren sözde fikir adamlarıyla Türkiye’de gelecekte AKP’nin kadrolarını oluşturacak genç Müslümanlarda da etki bırakmaya başlamıştı.

Mehmet Metiner, “Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi” adlı kitabında açıktan şu cümleyi yazmaktadır:

“Dinsel ve düşünsel beslenme kaynağımızı Müslüman Kardeşler Hareketi’ne mensup yazar ve âlimlerin kitapları oluşturdu.”

Onlar için önemli olan, hangi milletten olursa olsun Müslüman olmaktır. Hıristiyan bir Türk, Müslüman bir İranlıdan daha değersizdir.

İşte bu anlayış, “ensar – muhacir” anlayışını besledi ve sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu güvenliği, Suriye’de yanlış sığınmacı politikalarına kurban edildi.

2011 yılında Suriye’de başlayan savaş ve Ortadoğu’da “devrimler” yoluyla yükselen kaos, Müslüman Kardeşler anlayışının, cihatçı ve aşırıcı dini örgütlerin bir ürünüdür. Bunu hazırlayanlar ise, Ortadoğu’da aşırıcı ve cihatçı örgütler yaratarak bölgeyi kontrol altında tutabileceğini zanneden emperyalist ülkeler.

ABD, Ortadoğu’ya girmek için bahane olması adına Taliban’ı kendi elleriyle yarattı. IŞİD yine aynı hastalıklı zihniyetin ürünüydü.

Bu çemberde PKK da kendi devletini kurarak payını alacak ve bölgede yediği ekmeği inkâr etmeyen küçük evlat olarak vazifesini yerine getirecekti.

Türkiye, 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasıyla kapılarını Suriyeli savaş mağduru komşularına açtığını duyurdu. Ve böylece yıl 2022 olduğunda Türkiye’nin kucağında nur topu gibi 8 milyon Suriyeli sığınmacı ile birlikte 13 milyon sığınmacı ve kaçak kaldı. Pakistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye ve diğer Afrika ülkelerinden gelen Müslümanlar.

Tarihte Arap istilası kavramı, Ortadoğu halklarının bulundukları topluma entegre olamadıklarını tersine asimile ettiklerini doğrulayan bir tümce.

Hem sosyolojik, hem ekonomik, hem demografik hem de iç güvenlik meselesi olarak sığınmacı ve kaçaklar konusu 10 yıllardır Türkiye’yi an ve an Ortadoğu’daki batağa doğru çekiyor.

Lübnan iç savaşı ve Pakistan’ın bugün geldiği durum bizlere ders olmalı.

Afganistan’ın Batı emperyalizminin kontrolüne geçmesini önlemek için önce Sovyetler tarafından işgali, bu işgale karşı Pakistan sınırında sözde komünizme karşı ortaya çıkan ve İslam’ı yaşamak arzusunda olan cihatçı örgütler ABD tarafından desteklendi. Pakistan da, bölgede hem Hindistan’a karşı kullanabilmek hem de durumu lehine çevirebilmek için bu örgütlerden Taliban’a destek verdi. Afganistan’ın işgali ve ardından bu örgütlere ABD’nin silah ve mühimmat desteğinden en çok etkilenen ülke, komşusu Pakistan oldu. Pakistan, Afgan göçmenlere kapılarını açarak 123 milyon dolar harcama yaptı ve 75 bin canından oldu.

Pakistan Cumhurbaşkanı Ziya ül Hak, Afgan savaşların mücadelesini örgütleyerek kendi toprakları üzerinde onlara destek oldu. Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli muhaliflere Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ya da yeni adıyla Suriye Milli Ordusu (SMO) çatısı altında maddî destekte bulunması gibi.

Afganistan’da savaş ve çatışma derinleştikçe Afganistan ve Pakistan’ın kaderi birlikte anılır oldu. Durmadan Afgan akınına uğrayan ve devlet yöneticileri Afgan muhaliflere destek veren Pakistan olayların içindeydi artık.

Afgan mülteciler, Pakistan’daki kamplarda Pakistan devletine karşı olumsuz faaliyetlere girişiyordu. Hatta Pakistan Afganistan’ı, kamplarda mülteciler üzerinden terörü desteklemekle suçladı. Bugün Pakistan’da bulunan Afganların birçoğu göç sonrası bu ülkede doğdu. Pakistan’da, Karaçi’de, 1947 de % 60 Sind bulunurken, bugün bu oran % 7’lere düştü. Göç demografik yapıyı bozdu ve bölgenin gerçek sahipleri artık azınlık durumuna düştü.

Türkiye, Hatay, Kilis, Gaziantep, İstanbul’un bazı semtlerinde maalesef aynı sorun ile karşı karşıya. Bu illerde ve bölgelerde demografik değişim Türkler aleyhine gelişti. Bu sebeple Suriyeli sığınmacılar kümelenerek yaşadıkları bölgelerde “mekânsal ayrışma”ya neden oldu. Sonrasında gettolaşma ve bu bölgelerin şehir sosyolojisinden kopması geliyor.

Türkiye, aynı zamanda sığınmacı ve kaçaklar sorunu nedeniyle ciddi bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya.

Afganistan’da uyuşturucu ticareti yapan ve erkek çocukları taciz, tecavüz videoları sosyal medyada dolaşan Allah Gül Mücahit, Taliban’dan kaçarak Türkiye’ye geldi.

Suriye’de Lübnan Hizbullah’ı bölgesinde üretilen uyuşturucu madde Captagon’un, İdlib’in HTŞ kontrolündeki bölgelerinden kaçak yollarla Türkiye’ye sokulduğu iddiaları dünya medyasında yankılanıyor.

Afganistan’da uyuşturucu madde metamfetamin üretiminde kullanılan bir maddenin Afgan kaçaklar marifetiyle Türkiye’ye geldiği iddia ediliyor. Türkiye, hem Pazar hem de transit ülke olarak kullanılıyor.

30 Kasım 2022’de sadece 24 saat içinde olanlara bakın:

Şanlıurfa’da Suriyeli uyuşturucu satıcıları 2 polisi vuruyor, İzmir’de Suriyeli şahıs, erkek doktorun burnunu kırıyor, Adapazarı’nda Suriyeli anne, 8 aylık bebeğini sokağa bırakıyor ve bebek ölüyor, İstanbul’da kucağında bebekle yürüyen Suriyeli anneyi, kardeşi öldürüyor. Çünkü travmalarından kurtulamamış bu insanlar rehabilite edilmeden insanların arasına karıştıkları için en küçük bir olayda öfke patlaması yaşıyor. Öte yandan Ortadoğu halklarının sosyo – psikolojik yapısında sert bir tavır olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.

Polimetre’nin 02 Aralık 2022 tarihli araştırmasına göre de Türkiye’de bulunan 1 milyon 326.496 yurtdışı doğumlu seçmenden 466.105’i Suriye doğumlu olmak üzere, İran, Afganistan, Irak, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan doğumlu olanların toplam sayısı 527.639 olarak kayda geçiyor.

Türkiye, siyasal İslamcılar eliyle Türksüzleştiriliyor, Ortadoğu bataklığına doğru çekiliyor. Atatürk ilke ve inkılâplarının sadık bekçileri elbette buna izin vermeyecek.

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir