SEÇİM EKONOMİSİ
Yine geldik bir seçim sath-ı mailine..Diğer adı; iktidarların ellerindeki bütün araçları kullanarak mevcut iktidarlarını sürdürebilir kılma dönemleri..Bu araçlar karşımıza iki farklı uygulama ile çıkar;Bunlar maliye ve para politikası araçlarıdır.Seçime yönelik maliye politikası araçları bellidir;Memur maaş zamları,emekli maaşlarının artırılması,asgari ücretin yükseltilmesi,tarımsal destekler,vergi oranlarının düşürülmesi,vergi cezalarının affedilmesi,vergi ödemelerinin ertelenmesi..Bir de parasal arzın artırılması,faizlerin düşük tutulması ve kredi imkanlarının kolaylaştırılması gibi para politikası enstrümanları var.Hesap verilebilirliliğin olmadığı,denetim ve saydamlığın teoride kaldığı ülkelerde mevcut iktidarlar çevire çevire bu uygulamalara başvururlar.Seçim ekonomisi kısa vadeyi kapsar kendinden sonrasını düşünmez;uzun vadeli hiçbir kaygı ve refleksi barındırmaz içinde.Hazine ve maliyeye etkisi,enflasyonu körüklemesi vs göz ardı edilir.Varsa yoksa mevcut hakimiyetin devamı hedeflenir.Uzun vadeli ekonomik plan ve enflasyon hedeflerinden bu kadar taviz verildiği başka bir dönem yoktur.Bunun faturası devam edebilirse mevcut hükümete veya seçimi kazanacak muhalefete çıkar.Ve hatta görevi devralan muhalefetlerin ilk yıl ekonomi karnelerinin hep kırık olmasının yegane sebebi,bir önceki iktidarın seçimi forse edebilmek adına uyguladıkları şuursuz seçim ekonomisi uygulamalarıdır.Aslında Türkiye Cumhuriyeti seçimler tarihi hep bu kısır döngü içerisinde sürüp gitmiştir.Menderes hükümeti hariç tüm iktidarlar bir öncekilerinden enkaz aldıkları tezine sarılmışlardır.Bu durum literatürümüze ‘’Enkaz Edebiyatı’’ deyişini bile kazandırmıştır.Menderes hükümeti hariç diyorum çünkü bu hükümet dışarıya sıfır borçlu,kendi sanayisini kendi öz kaynaklarıyla yaratmış,kıymetli ve kuvvetli bir TL’ye sahip bir Türkiye’yi devralmıştı.Bu mirasla ne yaptıkları ve sonrası hepinizin malumu..
Gelelim 2023 Haziran seçimine..Mevcut Akp iktidarı yaşlı bir hükümet..20 yılı aşkın iktidardalar.Neo Liberal politikalarla başladıkları bu serüvene piyasaya müdahaleci, yer yer devletçi uygulamalarla devam ediyorlar.2008’e kadar küresel döviz bolluğununda yardımıyla ekonomide suni bir başarı hikayesi yarattıkları doğrudur.Bu dönem, en çok ihracat yaptığımız Avrupa Birliğine giriş yönünde politikalar uyguladığımız,henüz hukuk sistemimizin bugünkü kadar deforme olmadığı ve en önemlisi Suriye iç savaşının başlamadığı bir dönemdi.2008 sonrası ekonomik parametrelerde istikrarlı ve artarak artan bir bozulmadan bahsedebiliriz.Bu sinsi giden hastalığın ilk semptomlarını 2017 den itibaren görmeye başladık.Gözle görülür ve önlenemeyen döviz artışı,önce çift ve sonunda üç haneye ulaşan enflasyon rakamları,yükselen işsizlik ekonomistlerin teşhisini kolayca koyabildikleri bir stagflasyona evrildi.Pek tabiki bu manzaranın sorumlusu o ülkeyi 21 yıldır yöneten erktir.Ekonominin yapısal sorunları ile ilgilenmek yerine rant ve proje ekonomisine rağbet,her yılın 2008 deki sıcak para akışı içinde geçeceği yanılgısına kapılıp tabiri caizse kabı akarken dolduramamak,fazlaca yanlış faiz ve döviz politikaları bugünkü faturayı karşımıza çıkarmıştır.Tabi ki bunca yanlış halk nezlinde özellikle 2017 yılından itibaren reel gelirlerinde ki azalmayla oluşan, refah düzeyindeki ciddi daralmalarla kendisini hissettirmişti.Halkın nabzını iyi tutmasıyla bilinen,en küçük hususta bile anket firmalarına başvurmaktan çekinmeyen,bir anket partisi olan AKP şu anki konjontürde ciddi oy kayıplarıyla karşı karşıya olduğunun elbette farkında.Yukarıda da bahsettiğim seçim ekonomisi araçlarına başvurma konusunda kesinlikle çekinmeyeceklerdir.Zaten uygulamaya da başladılar.Yıllarca oy oranları yüksekken gündemlerine bile almadıkları biraz da mecburiyetten yürürlüğe giren ve girecek uygulamaların bazıları şunlar;
*Toki’nin Sosyal Konut Projesi: Yine inşaat yine bir çılgın proje ve yine Akp..Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi olarak lanse ettiler.Vatandaşların toplamda 608 bin lira fiyata sahip 2+1 2 bin 280 tl liradan taksitlerle 240 ay vade ile sahip olacakları duyruldu.Taksitlerin enflasyon ve baz etkisinden nereye evrileceği bilgilendirmesi yapılmadan(!)
*Asgari Ücret Düzenlemesi:Hükümetlerin kriz dönemleride işveren ve işçi arasında kolaylıkla tercih yapacakları zümre sayılarının çokluğu itibariyle işçi sınıfı olur.Başka bir deyişle iktidarlarlar krizin etkilerini kendi üstünden işverenlerine üzerine transfer etme kolaylığına kaçarlar.Aynı zam oranlarını aslında kendi işçisi olan ‘’memur’’sınıfına vermez.Fiyatların sürekli arttığı enflasyonist dönemlerde ücret artışının artan enflasyon ateşine benzin atmaktan farkı yoktur aslında.Bu niçin yapılır?Tabiki algı..Ben vatandaşımı enflasyon karşısında ezdirtmiyeceğim!!Pardon enflasyona başka bir şey diyorlardı..Neydi o? Heh hatırladım; ‘’Hayat Pahalılığı’’
*Aile Destek Programı:Böyle dönemlerde iktidarların daha bir sosyal devlet olası gelir.Devlet baba gereğini yapar.Sosyal sisteme kayıtlı hanelerde yaşıyan çocuklar için ilave destekler gelicek.Destek bütçesi 25 milyar tl artışla 40 milyar Tl ye çıkacak.Üretim karşılığı paranın yaratılmadığı bir ekonomide karşılıksız para basmak için bir sebeb daha..Enflasyonun düşmesini bekleyenlere en hafif tabirle zor düşer diyorum.
*Emeklilikte Yaşa Takılanlar(EYT): Seçim ekonomisi uygulamalarının belkide en ‘’Dün dündür bugün bugündür’’ olanı.Yıllarca muhalefetin meclis kürsüsünden haykırdığı,bilmem kez görüşme önergesi verip reddildiği,eylem yapanların isyancı sıfatına sokulduğu bir tasarı seçim öncesi gündeme getirilip ‘’healing potion’’ kıvamında bir kurtarıcı olacağı kimin aklına gelirdi.Bu seçim kazanma hırsı yokmu,adama dününü unutturur vallahi!
Yeni ekonomi paketi,Kyk borç faizlerinin silinmesi,devlete borçlu icra takiplilerin borcunun ötelenmesi,kur korumalı mevduat,öğrenciye beslenme yardımı,çiftiçiye destek paketi gibi uygulamalar arka arkaya açıklanacak.Ülkeye yönetenlerin 20 yıldır aklına gelmeyen kıyak ve tavizler bir anda verilmeye başlandı.Ama çok doğal ne demiştik yazının başında;Seçim sath-ı mahallinin günahı olmaz..Yazıma son verirken seçim denilince aklıma merhum sanatçımız CEM KARACA’nın bir şarkısındaki şu sözler gelir hep:
Yerel ve genel seçim,
Seçin bakalım seçin,
Ki dön baba dönelim,
Aynı yere gelelim…
Hepinize mutlu ve huzlu günler dilerim.Görüşmek dileği ile..
Onur ERÜLKER
Similar Posts:
- SEÇİM SONRASI TÜRKİYE EKONOMİSİ
- Onur Erülker Yazdı: “DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE YAPILAN EKONOMİK YANLIŞLAR”
- İstanbul Sözleşmesi Yaşatır I Kemalist Yön Hareketi Hukuk Birimi
- TÜRKİYE’DE SOSYOEKONOMİK DEFORMASYON
- Kaan EROĞUZ Yazdı: “Anlatılan Bizim Hikayemizdir: Türkiye’de Genç İşsizliği Sorunu”