Mehmet Akif Ersoy
ANSIKLOPEDI
4/12/20252 min read


İstanbul'da doğan Mehmet Akif Ersoy, yerel ilkokullara ve Fatih Merkez Rüşdiyesi'ne (ortaokul) gitmiştir. Öğretmenleri arasında, özellikle Kanunî Esasi (Anayasa) gazetesini yayımlamak için II. Abdülhamit'in despotik yönetiminden kaçan, daha sonra Paris'te Jön Türk çevrelerinde birkaç yıl yaşayan ünlü bir Jön Türk olan Türkçe öğretmeni Hoca Kadri (1860-1918) tarafından derin şekilde etkilenmiştir.
Rüşdiye’den mezun olduğunda, Siyasal Bilgiler Okulu’nun (Mekteb-i Mülkiye) lise bölümüne (idadi) yazıldı. O zamanlar okulun mezunlan için bir iş olanağı bulunmadığından, Siyasal Bilgiler Okulundan ayrıldı ve son iki yıl boyunca bir yatılı öğrenci olacak biçimde, yeni ihdas edilmiş dört yıllık Mülkiye Veteriner Okulu’na (Mülkiye Baytar Mektebi) yazıldı. Akif Veteriner Okulundan birincilikle mezun oldu.
1911 o yılından sonra, iktidardaki parti olan İttihat ve Terakki Komitesi Pan-Turanizm ideolojisiyle flört etmekteydi ve sosyolog Ziya Gökalp’ten öğüt ve katkısını istemişti. Şimdi Pan-İslamist faaliyetin içinde bulunulan koşullara uygun olabileceği düşünülmekteydi. “Teşkilât-ı Mahsusa” yoluyla Harbiye Nezaretine bağlanan İttihat ve Terakki yönetimi, Pan-İslamist eğilimleri, 1908 Anayasasından ve özellikle de 1912’deki Balkan Savaşından beri bilinmekte olan Mehmet Akife yaklaştı. Haziran 1915’te Mehmet Akife Alman Hükümeti tarafından, Almanya’yı ziyaret etmesi ve bu ülkedeki Müslüman savaş esirlerinin durumunu inceleyip, bu konuda bir rapor yazması için bir davetiye çıkarıldı. O böylelikle, Batı’yla ilk kez olarak doğrudan temas kurdu. Batı’nın toplumsal ve ekonomik koşullarını ve gündelik yaşamını gözlemleme ve bunları Doğu’dakilerle karşılaştırma olanağı buldu
Yeni Milliyetçi Türkiye ulusal bir marşa ihtiyaç duymaktaydı. 1920 Kasımında, Eğitim Bakanlığı tarafından, yaklaşık olarak 724 şiirin sunulduğu bir yarışma açıldı. Akif bir para ödülü konduğu için yarışmaya katılmadı. Şiirlerden hiçbiri komite tarafından tatmin edici bulunmadığı için, daha sonra Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi, Akif’i katılması için ikna etti. O Büyük Millet Meclis’inde Bakanın kendisi tarafından okunan (1 Mart 1921) ve ittifakla Türk Ulusal Marşı olarak kabul edilen (12 Mart 1921) şimdiki meşhur, ateşli Bağımsızlık Marşı’nı (İstiklal Marşı) yazdı. 1921 yazında, ani bir Yunan saldırısı Ankara’yı tehdit altında bıraktı. Panik ve bozguncu bir atmosfer vardı. Mustafa Kemal Paşa, bununla birlikte, Büyük Millet Meclisi tarafından Başkomutan olarak seçilmesinin ardından cepheye gitmeden önce, bu havayı yatıştırdı. Akif Ankara’dan ayrılmadı ve asılsız söylentilerle savaştı. Akif 1922’de Şeriat Bakanlığında (Umur-i Şer’iye ve Evkaf Vekâleti) İslâmî araştırma komitesi (Tedkikat ve Te’lifat-i İslâmiye Encümeni) üyeliğine atandı. O şiirler, makaleler ve çevirelerle, Sebılü’r-Reşad’a düzenli katkısını sürdürdü.
Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tercümesine de katkıda bulunan Akif’in başlıca eserleri şunlardır:
Safahat
Süleymaniye Kürsüsünde
Hakkın Sesleri
Fatih Kürsüsünde
Hatıralar
Asım
Gölgeler