Marmara Depremi
ANSIKLOPEDI
4/20/20251 min read


17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi, Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı doğal afetlerinden biri olarak ulusal hafızaya kazınmıştır. Resmî verilere göre yaklaşık 18 bin vatandaşın yaşamını yitirdiği bu büyük felaket, yalnızca fiziki bir yıkımı değil, aynı zamanda idari, toplumsal ve yapısal zaafları da gözler önüne sermiştir. Bu yönüyle Marmara Depremi, sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in temel ilkelerinden biri olan akılcılığın, bilimin ve planlı kalkınmanın önemini yeniden hatırlatan acı bir uyarıdır.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesi, toplumun her alanında bilimsel düşünceyi rehber edinmeyi esas almıştır. Ancak 1999 depremi, bilimsel şehircilik anlayışından uzaklaşmanın, plansız kentleşmenin ve rant odaklı yapılaşmanın nasıl ağır bedellere yol açabileceğini göstermiştir. Afet yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin koordinasyonsuzluğu, kriz anlarında kamusal refleksin yetersizliği ve toplumsal bilinç eksikliği, bu felaketin etkilerini katbekat artırmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” veciz sözü, özellikle afet yönetimi ve şehircilik politikalarında rehber ilke olmalıdır. Bilim insanlarının yıllardır uyarılarını yaptığı bir bölgede, depreme karşı gerekli önlemlerin alınmaması, Cumhuriyet aklından sapmanın bir tezahürüdür. Oysa Cumhuriyet, sadece siyasi bir sistem değil, aynı zamanda yaşamsal güvenliğin de bilim temelli politikalarla sağlandığı bir toplumsal düzendir.
Sonuç olarak Marmara Depremi, yalnızca geçmişte yaşanmış bir trajedi değil, geleceğe dair sorumluluklarımızı hatırlatan tarihsel bir kırılma noktasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş ve laik yapısını sürdürebilmesi, sadece siyasal alanda değil, şehircilik, eğitim ve afet yönetimi gibi alanlarda da bilimsel aklı esas almasıyla mümkündür.