Genelİbrahim Kaya

KEMALİZM’İN YANLIŞ YORUMLARI ÜZERİNE

Bir “dogma” şeklinde anlaşılma riskini bertaraf etmek için, kendisinin donmuş bir fikriyat olmadığına dair vurgusundan hareketle, Kemalizm’in özünde bir ideolojisinin olmadığı yorumu yanlıştır. Günün koşulları her ne ise ona göre fikri bir pozisyon almanın ve değişen koşullara şartsız ayak uydurmanın Kemalist bir refleks olduğu iddiası, en hafif tanımlamayla yanlış bir yorumdur. Çoğu durumda ise bu iddianın apaçık bir çarpıtma olduğu aşikârdır. Bu türden yaklaşımlara sahip olanların bir bölümü, kendilerini Kemalist olarak tanımlamakta bir çekince görmüyor. Bu durum, Kemalizm fikriyatını merak edenlerin yanlış fikre sahip olmalarında etkili oluyor.

 

Muhakkak hiçbir fikriyat, değişime direnmek üzerine kendisini konumlayamaz. Eğer konumlarsa, tereddütsüz kolayca tarih-dışına itilir. Ancak, özgün bir modernlik projesi olarak kendisini konumlamış olan Kemalizm’in her koşula uyum sağlayan, itiraz etmeyen ve “fırsattan” istifade ederek fikri pozisyon alan bir yaklaşım olduğu yorumu temelden yanlıştır. Onun temel ilkeleri olmayan bir yaklaşım olduğu sonucuna götürecek olan bu yorum, esasında Kemalizm’i sulandırmaktır. Kemalizm’in bir modernlik projesi olarak temelleri ve ilkeleri mevcuttur; nereye çekilirse oraya gidebilecek türden bir proje değildir. Her koşula uyum sağladığı, fırsattan istifade fikri pozisyon aldığı şeklindeki yorum kabul edildiğinde, vazgeçmesi mümkün olmayan temellerinin olmadığı kabul edilir ki bu durumda, anlamsız ve amaçsız bir “bilgi yığınına” dönüşür.

 

Batıcılık Tezine Karşı

 

Kemalizm’in diğer önemli bir yanlış yorumu, onun Batıcılık veyahut Avrupacılık olarak ifade edilmesidir. Kemalizm’in bu toprakları Batılılarla aynı insan ve toplum anlayışına sahip insanların ülkesi haline getirmeyi arzuladığı iddiası son derece yanlış bir yorumdur. Batı emperyalizmini insanlık için en büyük tehdit olarak vurgulayan bir projenin Batıcı olduğunu iddia etmek, kuşkusuz Kemalizm’in temellerinin yanlış yorumlanmasına dayanmaktadır. Batı toplum anlayışının temellerindeki liberalizmi, bireyciliği ve emperyal saldırganlığı reddeden bir projenin Türkiye’yi Batı-merkezci bir bağlamın içinde konumladığı anlayışı temelsizdir. Balkanlardan ve Anadolu’dan Türk varlığını silmek amaçlı saldırılarda bulunan Batı emperyalizmine karşı inşa edilen projeyi Batı kapitalist anlayışıyla ve emperyalizmiyle uyumlu görmek, elbette bir çarpıtmadır.

 

Özünde hem batı emperyalizminin hem de doğu despotizminin ötesinde başka bir modernlik modelini hayata geçirmenin projesi olan Kemalizm’i Batıcılık olarak değerlendirmek, çok ciddi anlamda yanlış bir yorumdur. Ne batı ne doğu ilkesiyle hareket eden Kemalizm’in modern uygarlık açısından üçüncü bir model inşa etme amacına sahip olduğu aşikârdır. Ayrıca, İnsanlığın tarihsel olarak ilerlemesini ve bu ilerleme sürecinde öne çıkan değerleri savunmak, belirli bir medeniyetin/kültürün üyesi olmayı kabullenmek anlamına gelmemektedir. Türk ulus-devletini kuran ve emperyal Batı karşısında mazlum halkların yanında konumlanan bu projenin Batı’ya teslim olmak anlamına gelen Batıcılığı savunduğunu söylemek, kuşkusuz zorlamadır, çarpıtmadır ve Kemalizm’i sulandırmaktır.

 

Sosyal Demokrat Teze Karşı

 

Kemalizm’i, onun sosyal demokrasi ile eşdeğer olduğunu savunanlar da sulandırdı/sulandırıyor. Savaş Sonrası koşullarda Batı Avrupa’da sosyal sorunların (geçici) çözümü için bulunan modelin Kemalizm’le bağını kurmak için deyim yerindeyse kırk takla atanlar, Türk modernlik projesinin sosyal sorunlara hangi mekanizmalar aracılığıyla eğildiğini elbette düşünmez. Kalkınma modelini Batı’nın izlediği liberal kapitalizm modeli üstüne inşa etmeyen bir projeyi Batı’nın ürettiği geçici çözüm modeli (ancak yirmi yıl civarında hayatta kalmıştır) olan sosyal demokrasiyle eşitlemek, muhakkak Kemalizm’i sulandırıyor. İlerleme sürecinde ortaya çıkan sosyal sorunlara Kemalizm’in yaklaşımının dayanışmacı olması, onun Avrupa sosyal demokrasisine yakın olduğu anlamına gelmez.

 

Kendine özgü toplumsal dayanışmacı bir perspektife sahip olan Kemalizm’in Avrupa sosyal demokrasisiyle özdeş olduğu yorumu, temelden yanlış bir yorumdur. Aksine, sosyal sorunların çözümüne ilişkin kendine özgü sosyal politikaları olan bir projedir Kemalizm. Yoksulluk ve işsizlik gibi ana sosyal sorunların çözümünde izlediği yol, ithal bir yol olmadığı gibi özgündür de. Kendine özgü KİT modeliyle ekonomik kalkınmayı hedefleyen Kemalizm, sosyal kalkınma için de bu KİT modelinden yararlanan bir perspektife sahiptir. KİT’lerde çalışanların sadece hayatlarını idame ettirecek bir gelire değil, ama aynı zamanda sosyal olanaklara sahip olmaları, sözünü ettiğim durumu açıklamaktadır. Ayrıca Halkevleri gibi örgütlenmeler, olası sosyal sorunların çözümündeki ana fikri gövdeyi toplumsal dayanışmanın oluşturduğunu işaret etmektedir.

 

Osmanlıcılık, İslamcılık Tezlerine Karşı

 

Kemalizm’i Türk ulusçuluğunun temeli olarak görmeyenler onu sulandırdı/sulandırıyor. Türk ulus-devletini kuran, Türklük bilincini yeşertmek ve büyütmek için en önemli atılımlarını tarih ve dil alanlarında gerçekleştiren bir projenin ulusçuluktan bağımsız değerlendirilmesi elbette onu sulandırmak amacıyla yapılmaktadır. Osmanlı’yı kurtarma çabaları çerçevesinde oluşan fikir akımlarından ne batıcılık ne İslamcılık ne de Osmanlıcık ama Türkçülük Kemalizm’in kurulmasında ve kurumsallaşmasında temel fikirdir. Elbette ırkçı bir milliyetçiliği değil, ülkesel ve vatansever bir ulusçuluğu benimseyen Kemalizm için bu topraklar Türk Yurdudur ve bu Yurtta Türkçe konuşulur. Aksini iddia edenler Kemalizm’i sulandırdı ve sulandırmaya devam ediyor.

 

Kemalizm’i belirli tarikat ve/veya cemaat gruplarıyla uzlaştırma sevdasında olanlar Kemalizm’i sulandırdı/sulandırıyor. En temel iki ilkesinden biri laiklik olan Kemalizm’in (diğer temel ilkesi ulusçuluktur) İslam’ın temsilcisi olduğunu iddia eden şeyhlerle uzlaşmasını talep etmek, elbette ya kör bir cehaletten ya da belirli bir hedefe sahip olmaktan kaynaklıdır. Laikliği sadece din-devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak anlamayan, ama aynı zamanda kamusal sahada dini inanç açısından nötrlüğü hedefleyen ve bireysel özgürlük için laikliği temel sayan bir yaklaşımın tarikatlardan özür dilemeye çağrılması, kuşkusuz Kemalizm’i sulandırmaktır.

 

Sarı Saçlım Mavi Gözlüm Tezine Karşı

 

Kemalizm’i “sarı saçlım mavi gözlüm” duygusallığına hapseden ve bu duygusallığı kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar da Kemalizm’i sulandırdı/sulandırıyor. Muhakkak duygusal bağlılık önemsiz denemez, ama bir modernlik projesinin salt bir görselliğe, giyime-kuşama, göze ve saça indirgenip onun ekonomik politikasını, toplum anlayışını, bağımsızlık ve özgürlük kuramını hiçe saymak elbette Kemalizm’i sulandırmaktır. Nostaljik olarak fotoğraflarına bakmak, onun yakışıklılığına, iyi giyimine övgüler düzmek, elbette önemsiz değildir, ama eğer ilkelerini ve dolayısıyla projesini ikincilleştiren bir nostalji ise bu, muhakkak onun projesini sulandırmaktan öte gidemez.

 

Bugün içinden geçtiğimiz süreçte temel/kurucu projeye dayanmadan ülkenin düze çıkması mümkün değil. Bu proje, tutarlı bir öze sahip olan ve her isteyenin istediği yere çekemeyeceği Kemalizm’dir. Kemalizm, emperyal Batı’yla sorunları olan, Batı ekonomik-siyasal modelini toplumlar için tehlike olarak anlayan projedir. Toplum anlayışının temelleri olarak bireyci liberalizmi ve serbest piyasayı olmazsa olmaz gören Batı perspektifiyle uzlaşması mümkün olmayan bu proje, “bireyleşmeyi” vazgeçilmez bir ilerleme olarak anlarken “bireyciliği” toplumsalın temeline yerleştirmez. Dayanışmayı ve işbirliğini toplumun varlığının esası olarak gören Kemalizm, emperyal kazançlar üzerinde yükselen batılı refah anlayışını kutsamaz. Bu proje, Batı’da geçici çözüm olarak bulunmuş sosyal demokrasi gibi yapay modellerle ilişkisi olmayan, sosyal sorunların çözümünde kendi yolu olan projedir. Bu proje, Türk ulus-devletinden ödün vermeyen, emperyalist ülkeler ile sömürülen ve/veya yönlendirilen ülkeler arasındaki çelişkiyi hâlâ en temel çelişkiler içinde gören ve emperyal-küresel güçlerle kol kola girmeyen Kemalizm’dir.

 

Kemalizm, tarikatlardan cemaatlerden özür dilemek için koşmayan, laikliği en temel iki ilkesinden biri yapmış olan projedir. En önemlisi, Batı emperyalizminin ve Doğu despotizminin ötesinde başka bir modelin mümkün olduğu ilkesi ve hedefiyle yürüyen Kemalizm, sadece Türkiye için değil, bölge için de dünya için de bir model önerebilecek kavrayıştadır. Karşılıklı saygı ve güven çerçevesinde uluslararası ilişkinin, etkileşimin gerçekleşmesi, hiçbir ulusun kendi içine kapanmaması ve böylece dünya barışının kurulması Kemalist modernlik projesinin temel hedeflerindendir. Kısacası bugün sorunların aşılmasını hedefleyen herkesin ve özellikle insan ve yurt sevgisine önem atfedenlerin savunabileceği bütünlüklü ve kapsamlı proje Kemalizm’dir.

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir