Kemalist ve Kemalizm 1

2. SAYIİDEOLOJITÜM YAZILAR

Mehmet Emin Elmacı

11/25/20222 min read

Doç. Dr. Mehmet Emin ELMACI

İşgal yıllarında “Kuvva-yi milliyeci” ve “Müdafaa-yı hukukçu” olarak görülen Mustafa Kemal Paşa taraftarı gruplara, değişik isimler verilmişti. Mustafa Kemal tarafında olanlara; yurt içinde biraz da Osmanlı’da devlete karşı ayaklanan “Celaliler” kastedilerek “Kemali” denmekteydi. Son padişah Vahdettin de ülkeden kaçtıktan sonra gittiği Mekke’den 1923 Nisan ayında yayımladığı İslam alemine bildirisinde; Mustafa Kemal Paşa taraftarlarını “Kemali” olarak nitelemişti. Aynı şekilde Milli Mücadele karşıtı gazetelerde de “Kemali” kelimesi kullanılarak itibarsızlaştırma yapılmıştı.

Kuvvay-i milliyecilere ayrıca hem yurt içinde hem de dışarıda özellikle de Amerikan ve İngiliz basınında “Mustafa Kemal’s Troops” yani “Mustafa Kemal’in askerleri” denmekteydi. Bir ABD’li üst düzey askerin de daha Sivas Kongresi günlerinde, Mustafa Kemal Paşa taraftarlarını “Nasyonalistler” olarak tanımlaması ve Cumhuriyet’e gittiklerini öngörmesi de söylemelidir.

Aynı şekilde de 1919-1922’lerde İngilizler ve Fransızlar da, Kuvayı Milliyecileri ve işgale direnen milliyetçileri kastederek “Kemalist” terimini kullanmıştı. Bu nedenle Kemalizm kavramını değerlendirirken, en başta verilen bu kavram üzerinden Kemalizm’in en önemli özelliğinin “antiemperyalist” olduğunu vurgulamak doğru olacaktır.

Ayrıca “Türk toplumunu her alanda, akılcı ve bilimci bir metotla çağdaş bir toplum haline getirmek” olarak nitelenen Kemalizm’in “bir çağdaşlaşma ideolojisi” olarak değerlendirilmesi de yanlış olmayacaktır. Bunlara ulus egemenliği ve laik hukuk devleti özelliklerini de eklenmesi önemlidir. Nitekim tüm bu belirttiğimiz özellikler “Atatürk İlkeleri” olarak “Halkçılık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve İnkılâpçılık” ilkeleriyle ortaya çıkacak ve “Altı Ok” ile de simgeleşerek “Kemalizm” olarak tanımlanacaktır.

1930’lu yılların dünyasında faşist ve komünist baskıcı yönetimlerin ortaya çıkışı Türkiye’de de takip edilmekteydi. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, Rusya’da Lenin, İspanya’da Franco ve Portekiz’de Salazar ile özdeşleşen bu baskıcı yönetimlerden elbette ki Atatürk’ün de haberi olmaktaydı. Buna rağmen Atatürk; “Komünist ve Faşist doktrin ve uygulamaları” reddetmiş ve katı bir parti programı içinde bir doktrin oluşturmak yerine, akıl ve bilim ışığında Türk Toplumu’nun ihtiyaçlarına göre bir sistem oluşturmaya çalışmıştır.

Türk Devrimi’nin ideolojisi olan Kemalizm’in ortaya çıkışının da başlangıcı 1930’lu yıllara gider. Batılı demokrasilerin ve kapitalizmin çökmeye başlaması sonrası ortaya çıkan dünyadaki bu rejim buhranında Türkiye’de de 1930’lu yıllarda rejim tartışmaları yapılmaktaydı. Ancak Atatürk’ün tercihi çağdaş batı demokrasisi olacaktır.