Karşı İdeolojik Mücadele
6. SAYITÜM YAZILARİDEOLOJI
Arda Çelik
4/18/20233 min read


İdeolojik mücadelenin amacı; kişiyi kuşatan anlam ve değerlerin ayırdına varılması, ayırt edişin düşünceye-duyumsamaya yansıması, eylem ve uygulamada somutlanmasıdır. Ayırda varanın, herhangi bir kişiyle, düşünsel ve duygusal deneyim-yöntem paylaşımı ile ayırda varmanın ortaklaştırılması, bilimsel etkinliğin birlikte üretilmesi karşı-ideolojik mücadelenin parçalarıdır. Benimsenen, içselleştirilen ve dışa vurulan ideoloji, karşı-ideoloji olma savında ise zorlama ve baskıdan bağışık olmalıdır.
Anlam ve değerler; içinde bulunulan toplumsal-siyasal-ekonomik ilişkiler kümelerinin/karmaşık yapının/düzenin-sistemin çıktıları ve girdileridir. Buna ideolojik kuşatma denir. İdeolojik kuşatma, yürürlükteki düzenin ve düzenin ideolojisinin içine doğmakla başlar, çeşitli yollarla benimsenir ve kişice çeşitli biçim ve yollarla dışa vurulur, dışa vuruldukça kabulleniş derecesi artar. Sonunda, yanıltıcı mutlaklığa ulaşarak “böyle gelmiş, böyle gider”, “değişmez-değiştiremezsin”, karamsar ve çaresiz “ne yapabilirsin?” söz, sözden öte laflarla kendini biçimlendirir, var eder. Biçimlenme, olağan konuşmalar, gündelik yapıp etmeler arası olabileceği kadar düzenin kurumsallaşmış anlayışını simgeleyen yerlerde de gerçekleşebilir. İş yeri, okul, devlet kurumlarında ya da kamu hizmeti alımı sırasında da gözlemlenebilir.
İdeolojik, kuşatma bir anda yarılmaz, bir anda etkisini sönümlemez ya da karşı-ideolojik mücadeleyi yürütenlerce bir anda bitirilemez. Ansızın ve kendiliğinden yalıtık alanlar oluşmaz. Karşı-ideolojik mücadeleyi verenler, sabırla, ilmek ilmek mücadeleyi işlemeli ve örmelidir. İşleme ve örme sürecinde, kendilerinin ideolojik kuşatmayı ne kadar yardıklarını sorgulamalı ve ölçmelidir. İletişime geçtikleri kişinin ideolojik kuşatma altında olup-olmadığını bilerek duyarlılıkla yaklaşım sergilemelidir.
Zorluklarla dolu ve ustaca gerçekleştirilmediğinde çeşitli marazlara yol açan karşı-ideolojik mücadele; ayırda-ayrıma varmayı-vardırmayı sağlayan sorgulama yetisini kazanma ve kazanımı ortaklaştırma ile olanaklıdır. Kazanımın, yani ayırda varmanın-sorgulama yetisinin, kişilerle ortaklaştırılması ve eylem-uygulama ile somutlanmasına gösterilen direnç, kişilerin doğal eleyicisidir. Direnç katsayısı, düzene bağlılığın ve düzenin ideolojik kuşatmasını kabullenişin göstergesidir. Direnç katsayısı yükseldikçe, kişinin karşı-ideoloji ile etkileşime girme ve sonuç alma olanağı azalır. Sorgulamaya ve ortaklaşmaya baştan set çekilmişse, set çekenle iletişimin yolları başka yazının konusudur. Şu kadarından söz açmakla yetinelim: Set çeken, kişisel nedeniyle mi sorgulamayı-ortaklaşmayı reddediyor yoksa düzenden nemalandığı için mi?
Eğer neden kişisel ise set çekenin kazanımın mücadeleye katkısı oranında iletişime geçilmelidir. Ayırda varmasını sağlayacak olanaklar, karşı-ideolojik mücadeleye, olası katkısı oranında sağlanmalıdır. Bir başka yöntem ise set çekişinin karşı-ideolojik mücadelenin yürütüldüğü alanlarda diğer kişileri olumsuz etkilememesi için ılımlı duruma getirilmesi ile ilgilidir.
Eğer ki set çeken, set çekişini bilinçli ve düzenden yana yapıyorsa o zaten karşı-ideolojik mücadelenin karşı çıktığı düzenin paydaşıdır. Paydaşlığı, düzene duyulan sempatiden mi, bilinç kaymasından mı, kişisel ilkesizliğinden mi, düzenin artıklarından aldığı paydan mı; saptanmalı-çözümlenmeli, ardından gerekli taktik belirlenmelidir.
Karşı ideolojik mücadelenin (bundan sonra Aydınlanma denilecektir), yürütücüleri arasında derinleştirilebileceği gibi ideolojik kuşatma altındakilerle de tartışılabilir. Aydınlanma, ayırda varan-vardıran sorgulama ile başlar. Ayırda varılanın değer ve anlamından sıyrılarak, yeni ve sıyrıldığından –yani düzenden- bağışık anlam ve değer üretmektir. Aydınlanma da her “şey” de olduğu gibi süreçseldir. Bir anda gerçekleşmez. “Yeni ve bağışık” anlam ve değer üretimini sağlamanın yolu ise süreğen tartışma süreğen olanak arayışı ve temelinde “sabitin ve mutlağın” kabul edilmemesi ile gerçekleşir. Bu durumda da “sabit” alınmasına karşın sabit mutlaklaştırılmaz.
Sabit alındığı andan sabitin değiştiği ana kadar ki kesit, deneyseldir. Kişiyi kuşatan anlam ve değerlerin, düzenin ideolojik kuşatmasının; ayırdına varıldığı ve düşünsel-duyusal olarak gedik açıldığı yerdir. Karşı-ideolojinin filizlendiği yerdir. Karşı-ideoloji, aldığı sabiti; akan ve sürekli kendini yenileyen düzenin özünde ne olduğu göstermek, kuşatmanın etkisini yarmak adına kullanmıştır. Böylece, sabit alış mutlaklaştırılmamış aksine devingenliği karşı-mücadeleden yana kılmıştır. Aydınlanma, sabiti sürekli değiştirerek kendisine yani karşı-ideolojiye yer ve yol açar!
Aydınlanma, karşı-ideolojik mücadele; ayırda böyle varır, böyle vardırır. Sorgular ve ortaklaşır. Düşünceye duyumsamaya yansır, eylem ve uygulamada somutlanır.