İzmir Suikast Davası

ANSIKLOPEDI

4/19/20252 min read

İzmir Suikast Davası
İzmir Suikast Davası

İzmir Suikastı, Cumhuriyet tarihinin en kritik siyasi krizlerinden biri olarak kayda geçmiştir. 15 Haziran 1926’da Mustafa Kemal Paşa’ya yönelik gerçekleştirileceği iddia edilen bu suikast girişimi, yalnızca bireysel bir eylem değil, Cumhuriyet devrimlerine karşı bir karşı-devrimci örgütlenmenin habercisi olarak değerlendirilmiştir. Olay, Türk devletinin henüz genç olduğu bir dönemde, rejimin bekası için nasıl bir siyasal refleks geliştirdiğini göstermesi bakımından tarihsel bir dönüm noktasıdır.

Suikast planı, İzmir'de, Mustafa Kemal Paşa'nın bir gezi sırasında uğrayacağı güzergâh üzerinde, eski İttihatçılardan Ziya Hurşit öncülüğünde hazırlık yapıldığı istihbaratının alınmasıyla deşifre edilmiştir. Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi gibi eski İttihat ve Terakki çevresinden gelen kişiler tarafından planlanan suikast, bir ihbar sonucu engellenmiş; organizatörler kısa sürede yakalanmıştır.

Olayın hemen ardından 26 Haziran 1926’da kurulan İzmir İstiklal Mahkemesi, suikastın yalnızca bireysel bir teşebbüs değil, geniş çaplı bir siyasi komploya dayandığını öne sürerek soruşturmayı derinleştirmiştir. Bu kapsamda, eski İttihat ve Terakki ileri gelenlerinden bazıları da soruşturmaya dahil edilmiştir. Cavid Bey, Kara Kemal, Dr. Nazım ve Ahmed Şükrü Bey gibi isimler sanık olarak yargılanmış; mahkeme, suikast girişiminin bir “rejim karşıtı organizasyon” olduğunu hükme bağlamıştır.

Yargılamalar sonucunda 13 sanık idama mahkûm edilmiş, bazıları beraat etmiş, bazıları da çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır. İdam cezaları infaz edilmiş, bu durum hem içeride hem de uluslararası kamuoyunda tartışmalara neden olmuştur. Özellikle eski İttihatçılara yönelen bu dalga, “Cumhuriyet rejiminin kendi güvenliğini sağlamak adına geçmişle hesaplaştığı” şeklinde değerlendirilmiştir.

Kemalist devrim açısından bakıldığında İzmir Suikastı, Cumhuriyet’in yalnızca dış tehditlerle değil, içerden gelen karşı-devrimci unsurlarla da mücadele hâlinde olduğunu açık biçimde göstermiştir. Henüz hilafet kaldırılmış, tekkeler kapatılmış, hukuk devrimi yeni başlamışken, bu gelişmelerin halkta ve eski rejim çevrelerinde yarattığı rahatsızlık, Cumhuriyet’in karşısında ciddi bir direnç oluşturmaktaydı.

Yine de soğukkanlı bir değerlendirme, İzmir Suikastı sonrasında yürütülen yargı sürecinde bazı hukuki tartışmaları da gündeme getirmiştir. Neticede İzmir Suikastı, yalnızca Mustafa Kemal’e yönelik bir suikast girişimi değil, Cumhuriyet rejiminin inkılaplarına karşı düzenlenmiş geniş tabanlı bir siyasal saldırının önlenmesidir. Olay, genç Cumhuriyet’in kendi varlığını güvence altına almak için gösterdiği refleksin ve devrim sürecinin ciddiyetle yürütüldüğünün somut bir kanıtı olarak tarihe geçmiştir.