İttihatçılık

ANSIKLOPEDI

4/19/20252 min read

İttihatçılık Nedir?
İttihatçılık Nedir?

İttihatçılık, 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecine karşı verilen siyasal ve ideolojik mücadelenin adıdır. Bu kavram, yalnızca İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasal faaliyetlerini değil; aynı zamanda merkeziyetçi yönetimi, modernleşmeci devrimleri ve Türk ulusçuluğu temelli bir devlet anlayışını da kapsayan bir siyasal çizgiyi ifade eder.

Kökeni 1889 yılında kurulan İttihad-ı Osmani Cemiyetine uzanan bu hareket, 1906’da adını İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak yenilemiş; 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla Osmanlı siyasetinde belirleyici güç hâline gelmiştir. 1913 Babıâli Baskını ile yönetime tamamen egemen olmuş ve 1918’e kadar devleti fiilen yönetmiştir. İttihatçılık bu dönemde yalnızca bir parti politikası değil, devletin ideolojik ve kurumsal ruhuna dönüşmüştür.

İttihatçılık, imparatorluğun çözülmesini durdurmak için devletin merkezî otoritesini güçlendirmeyi esas almış; çok uluslu yapıya karşı Türk kimliği etrafında bir bütünlük yaratmaya çalışmıştır. Fransız Devrimi’nin etkisiyle yetişen kadrolar, laikleşme, halk eğitimi, zorunlu askerlik, bürokratik rasyonalite gibi modern ulus-devlet yapılarını Osmanlı'ya adapte etmeye gayret etmişlerdir. Bu yönüyle İttihatçılık, Osmanlı’yı yaşatma arzusuyla Türk ulus-devletinin temellerini iç içe geçirmiştir.

Ancak bu ideolojik çizginin pratiğe yansımasında sorunlar da yaşanmıştır. Cemiyetin kadrocu yapısı, halkla olan temasını zayıflatmış; baskıcı uygulamalar, basın sansürü ve parti-devlet iç içeliği zamanla eleştiri konusu olmuştur. Buna rağmen unutulmamalıdır ki, İttihatçılık kendi içinde bir geçiş ideolojisidir: Eskiyle yeninin, çok uluslulukla milliyetçiliğin, teokratik gelenekle laik modernliğin çarpıştığı tarihsel bir geçitte oluşmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, İttihatçı gelenek içinde yetişmiş, ancak bu çizginin otoriter ve dar kadrocu sınırlılıklarını aşarak halkla bütünleşen ve kurumlara dayanan bir Cumhuriyet rejimi inşa etmiştir. Atatürk’ün liderliğinde İttihatçılığın ideolojik mirası, halk egemenliğine, laikliğe ve çağdaşlaşmaya evrilmiş; kurumsallaşarak yeni bir anlam kazanmıştır. Bu anlamda İttihatçılık, Türk Devrimi’nin hazırlık evresi, Cumhuriyet’in ise fikrî rahmidir.