İttihat ve Terakki
ANSIKLOPEDI
4/19/20252 min read


İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1889 yılında İstanbul'daki Askerî Tıbbiye öğrencileri tarafından gizli bir örgüt olarak kurulmuş; 1906’da Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile birleşerek İttihat ve Terakki Cemiyeti adını almış ve hızla imparatorluğun en etkili siyasal gücü hâline gelmiştir. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanını sağlayarak Osmanlı'da mutlak monarşiyi fiilen sona erdirmiştir. 1913 Babıâli Baskını ile yönetimi fiilen ele geçirmiş ve özellikle 1913–1918 arasında Osmanlı Devleti’ni tek başına yönetmiştir. Cemiyet, Mondros Mütarekesi sonrasında 1918’de resmen kendini feshetmiştir.
Cemiyetin çekirdek kadrosu, Osmanlı’nın çöküşünü durdurmak amacıyla merkeziyetçi, modernleştirici ve reformcu bir yönetim anlayışı geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda Batı tipi bir bürokrasi, seküler hukuk düzeni ve zorunlu eğitimi teşvik eden düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Ancak çok uluslu imparatorluğun dağılma sürecinde uygulanan bu reformlar, özellikle gayrimüslim unsurların tepkisini çekmiş; etnik milliyetçiliklerin yükseldiği bir çağda merkeziyetçi politikalar büyük zorluklarla karşılaşmıştır.
İttihat ve Terakki’nin en önemli üç lideri olarak Talat, Enver ve Cemal Paşa’lar öne çıkar. Talat Paşa, İçişleri Bakanı ve daha sonra Sadrazam (1917–1918) olarak devletin iç idaresini yürütmüş, imparatorluğun çözülmesine karşı radikal önlemler almıştır. Özellikle Ermeni tehciri kararıyla tarihsel olarak en çok tartışılan isimlerden biri olmuştur. Her ne kadar savaş koşulları ve iç güvenlik gerekçeleriyle açıklansa da, bu kararın yol açtığı insani trajedi uluslararası literatürde yoğun biçimde incelenmiştir.
Enver Paşa, 1914’te Harbiye Nazırı olarak ordunun başına geçmiş, Alman askeri modeliyle orduyu modernize etmeye çalışmıştır. 1914’te Osmanlı’yı savaşa sokan liderdir. Sarıkamış Harekâtı gibi dramatik sonuçlar doğuran stratejik hatalarına rağmen, Enver Paşa’nın temel amacı güçlü ve bağımsız bir Türk devleti yaratmaktı. 1922’de Orta Asya’da Bolşeviklere karşı savaşırken ölmüştür.
Cemal Paşa ise Bahriye Nazırı olarak donanmayı güçlendirmeye çalışmış; 1915’te Suriye Valiliği görevine getirilmiş, burada hem isyanlarla mücadele etmiş hem de altyapı yatırımlarını yürütmüştür. Fakat Arap topraklarındaki otoriter uygulamaları, Osmanlı’ya karşı Arap milliyetçiliğini kuvvetlendirmiştir.
1918’de savaşın kaybedilmesi üzerine İttihatçı liderler ülkeyi terk etmiş, Cemiyet kendini lağvetmiştir. Ancak teşkilatçılığı, laikleşme eğilimi, halk egemenliğine geçişte oynadığı öncü rol ve emperyalizme karşı verdiği mücadeleyle İttihat ve Terakki, Cumhuriyet rejiminin düşünsel öncülüdür.
Mustafa Kemal Atatürk, bu siyasi çevrenin içinden yetişmiş; fakat onun sınırlı, dar kadrocu ve hiyerarşik yapısını aşarak halkçı, kurumsal ve demokratik temelli bir rejim inşa etmiştir. Atatürk, İttihatçı mirası inkâr etmeden, onu daha yüksek bir devrimsel safhaya taşımış; devletin halkla bütünleşmesini sağlayarak modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.