İnkılapçılık
ANSIKLOPEDI
4/18/20251 min read


İnkılapçılık, Türk Devrimi’nin sürekliliğini sağlayan, Cumhuriyet rejimini donmuş kalıplardan koruyarak onu daima çağdaşlıkla besleyen temel ilkedir. Bu ilke, geçmişin dogmatik ve geri kalmış yapılarının reddedilmesini değil, onların bilinçli biçimde tasfiye edilmesini emreder. Atatürk, inkılabı yalnızca bir olaylar silsilesi değil, bir zihniyet devrimi olarak tanımlar; bu zihniyetin temelinde akılcılık, bilim, özgür düşünce ve çağdaşlaşma arzusu yer alır.
İnkılapçılık, eskiyi yıkmak için değil, yeni ve ilerici olanı kurmak içindir. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde sınırlı kalan yüzeysel reformculuğun ötesine geçerek, Türk milletinin kaderini köklü biçimde değiştiren Cumhuriyet devrimlerinin felsefi temelini oluşturur. Hilafetin kaldırılması, medeni kanunun kabulü, harf devrimi, eğitim birliği gibi adımlar, inkılapçılık ilkesinin yalnızca başlangıcıdır. Bu ilke, toplumun kendi kendini sürekli olarak yenileme iradesinin anayasal düzeyde teminat altına alınmasıdır.
İnkılapçılık, durağanlığı reddeder. Bugünün doğrusu, yarının gerçeği karşısında sorgulanabilir hale gelir. Bu yönüyle inkılapçılık, devrimlerin bir defaya mahsus değil, toplumsal gelişme süreci boyunca canlı ve etkili kalmasını sağlayan dinamizmdir. Atatürk'ün ifadesiyle, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka Türk milleti denir." Bu millet, geçmişe saplanıp kalmaz; geçmişten ders alır, fakat yönünü daima ilerici, laik ve halkçı ufuklara çevirir.
İnkılapçılık ilkesinin hedefi, sadece çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak değil, onun da üzerine çıkmaktır. Bunun yolu ise akla, bilime, eğitime ve emekçi halkın iradesine dayanan bir yönetim anlayışından geçer. Cumhuriyetin kazanımlarını muhafaza etmek yetmez; onları geliştirip ileri taşımak da asli görevdir. İnkılapçılık, bu görevin adıdır.