Fetullhaçılık

ANSIKLOPEDI

4/19/20253 min read

Fetullahçılık Nedir?
Fetullahçılık Nedir?

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), başlangıçta “cemaat” olarak adlandırılan ve uzun yıllar boyunca sivil toplum yapısı görünümünde faaliyet yürüten, ancak zamanla devletin kilit kurumlarına sızarak kendi paralel yapılanmasını oluşturan organize bir yapıdır. Bu yapı, Fethullah Gülen isimli vaizin etrafında şekillenmiş ve özellikle 1980’lerden itibaren eğitim, medya, iş dünyası ve yargı gibi alanlarda etkisini artırmıştır.

FETÖ’nün amacı, görünürde dinî-manevî değerleri yaymak gibi gözükse de, asıl hedefinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmek olduğu, özellikle 2000’li yıllardan sonra daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Devletin ordu, polis, yargı, MİT ve bürokrasi gibi hayati kurumlarına “gizlilik ve takiye” ilkesiyle yerleştirdikleri mensupları aracılığıyla güç toplamışlardır.

2007–2013 arasında Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarıyla çok sayıda Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, gazeteci, akademisyen ve aydın tutuklanmıştır. Bu davalarda kullanılan delillerin birçoğunun sahte olduğu daha sonra ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, özellikle Kemalist aydınlar ve yurtsever subaylar, bu yapının amacının Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zayıflatmak ve Cumhuriyet’in temel ilkelerini hedef almak olduğunu defalarca dile getirmiştir.

Uğur Mumcu, daha 1980’li yıllarda Gülen yapılanmasına dair ciddi uyarılarda bulunmuş, cemaatin CIA bağlantılarına, dinî kisve altında devlet kadrolarına sızmasına dikkat çekmişti. Kitapları ve yazılarında bu yapının bir istihbarat destekli oluşum olduğunu ısrarla vurgulamıştır. Ahmet Taner Kışlalı, laiklik karşıtı yapılarla mücadele etmiş, FETÖ benzeri örgütlenmelerin devletin yapısını tehdit ettiğini söylemiştir. Bombalı bir suikast sonucu hayatını kaybeden Kışlalı, FETÖ’nün medya ve eğitim yoluyla genç zihinleri şekillendirme çabasını açıkça eleştirmiştir.

Türkan Saylan, özellikle eğitimde laikliğin korunmasına yönelik çalışmalarıyla tanınmıştır. Gülen cemaatine yakın bazı çevreler tarafından hedef alınmış ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılığıyla kız çocuklarına yönelik eğitim faaliyetlerinden dolayı baskıya uğramıştır. Saylan’ın savunduğu eğitimde bilimsel ve laik yaklaşım, FETÖ’nün dini temelli kadrolaşmasına karşı bir duruş olarak görülmüştür. Necip Hablemitoğlu ise FETÖ üzerine kapsamlı araştırmalar yapan ilk akademisyenlerden biri olmuş, “Köstebek” adlı kitabında bu yapının Almanya ve CIA bağlantılarına dair önemli bilgiler vermiştir. 2002 yılında faili meçhul bir suikastla yaşamını yitiren Hablemitoğlu’nun ölümü hâlen tam olarak aydınlatılamamıştır.

Kemalist düşünceye sahip birçok gazeteci, akademisyen ve emekli asker, bu süreçte medya ambargosu ve yargı baskısı altında uyarılarını sürdürmüştür. Örneğin emekli generaller ve yazarlar defalarca televizyon programlarında ve köşe yazılarında “Bu yapı devlet içinde paralel bir yapı oluşturuyor, Anayasa’yı ve laik Cumhuriyeti tehdit ediyor” diyerek kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmış, ancak bu uyarılar dönemin siyasi iktidarı tarafından dikkate alınmamış, hatta bu uyarıları yapanlar “darbecilikle” suçlanmıştır.

FETÖ’nün gerçek yüzü, 17–25 Aralık 2013’teki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla daha görünür hâle gelmiş, ancak en kanlı yüzünü 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirdiği darbe girişimiyle göstermiştir. Bu kalkışmada yüzlerce vatandaş şehit olmuş, binlercesi yaralanmıştır. Darbe girişimi bastırıldıktan sonra FETÖ resmen terör örgütü ilan edilmiş ve yapılanmasına karşı büyük bir tasfiye süreci başlatılmıştır.

Bugün gelinen noktada, birçok Kemalist aydının yıllar öncesinden yaptığı uyarıların ne kadar yerinde olduğu ortaya çıkmış, bu aydınların bir kısmı beraat etmiş, bir kısmı ise hâlâ yaşadıkları mağduriyetlerin etkisini taşımaktadır.