AVUKATI MISIN?
Haksızlığa uğradığını düşündüğümüz birini savunmaya koyulmuşken, karşımızdaki kişiden bir an da duyuveririz bu sözü.
“Avukatı mısın?”
7’den 70’e her yaşta insan bu sözün muhatabı olmuştur mutlaka.
İnsanın kendini savunması bir ihtiyaç ve içgüdüsel bir harekettir. Ancak savunma, doğru sözleri, doğru yerde, doğru şekilde söyleyebilecek kişilerce yapıldığında karşılık bulabilir, adalete hizmet edebilir.
İşte avukat o doğru kişidir. Avukat olmadan verilecek hüküm yavandır, ürkütücüdür.
***
Avukatlar, hukukun uygulatıcılarıdır. Kanunları adaletin hizmetkârı yapacak olanlar avukatlardır…
Hukuk önünde zengin fakir, güçlü güçsüz farkı yoktur. Olmamalıdır. Hukuk önünde herkes eşittir, eşit olmalıdır. Bu durum her ne kadar Anayasa ve kanunlarla teminat altına alınmış olsa da uygulamada birçok adaletsizliğin yaşandığına hep birlikte şahit olmaktayız. Yaşanabilecek adaletsizliklerin önünü alabilmek ya da bu adaletsizlikleri en aza indirebilmenin ön şartı hukuki süreçte avukatın mutlak yer almış olmasıdır. Hukuk sistemleri gelişmiş ülkelerde avukatsız hukuki takip neredeyse hiç yapılmamaktadır.
Sıradan bir vatandaş, nüfuzlu bir kimse karşısında hak mücadelesi verirken; avukat, bu yargılama sürecinde kanunların doğru ve adil uygulanmasını sağlatacak en önemli kişidir.
Örneğin hukukumuzda zorunlu müdafilik denilen bir müessese bulunmakta, bazı suç tiplerine ilişkin isnatlar ile hakkında adli soruşturma açılmış kişilerin daha en başından yani ifadeye çağırıldıkları andan itibaren avukatının bulunması zorunlu tutulmaktadır. Avukat olmadan alınan o ifade, hukuka aykırı olmakta ve yargılama neticesinde verilecek herhangi bir hükme esas alınamamaktadır.
***
Hukukun üstünlüğünü sağlama mücadelesi verdiğimiz ülkemizde ise gelinen noktaya baktığımızda avukatların sorunları oldukça ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Neredeyse her üniversitede bulunan hukuk fakülteleri ve düşen akademik kalite sorunlar dağını meydana getirmiştir. Her yıl ortalama 15-20 bin avukatın mesleğe başladığı gerçeği yadsınamayacak kadar ciddi bir durumdur. Türkiye’de şu an itibariyle 170 bin civarında avukat olup bu sayının çoğunluğunu da ilk beş yılında olan genç avukatlar oluşturmaktadır. Avukatlar hukukun üstünlüğü mücadelesi verirken bir de ayakta kalma mücadelesine maruz bırakılmaktadırlar. Mutlu olmayan, tok olmayan, özlük hakları iyi olmayan sonuç itibariyle huzurlu olmayan bir avukat adalete hizmet etme noktasında büyük zafiyetler yaşayacaktır. Bu kaçınılmazdır.
Bu maksatla, hukuk fakültelerinin kalitesinin artırılması durumu öncelik çözümler arasında yer almalıdır. Kalite kıstasları, belirli akademik değerler çerçevesine alınıp bu şartlara uymayan hukuk fakülteleri acilen kapatılmalıdır.
Türkiye Barolar Birliği ve Barolar siyaseti, hamaseti, slogan ve içi boş lafları bırakmalı, bizzat avukatın yarasına tedavi odaklı eğilmelidir. Stajyer avukatlara staj süreleri içerisinde en az asgari ücret seviyesinde geri ödemesiz destekler verilmeli, stajyerlerin özlük haklarının iyileştirilmesi noktasında Adalet Bakanlığı ile protokoller imzalanmalı, gerekirse avukatlık kanununda asli değişiklikler yapılması hususunda iktidar ile ciddi ve yapıcı görüşmeler gerçekleştirilmelidir.
Mesleğin ruhuna aykırı olan çoklu baro sistemine de süratle son verilmelidir.(*)
İktidar kim olursa olsun, hangi mahalleden olursa olsun Türkiye Barolar Birliği ve Barolar siyaseti bir kenara bırakmalı, ülkeyi yönetenlerle diyalog yolunu açık tutmalı; avukatın hiçbir yarasına merhem olmayan sloganları atmaktan artık geri durmalıdır. O sloganlar kendilerini milletvekili, siyasi parti yöneticisi yapıyor olsa da avukatın sorununa hiçbir çare olamamaktadır. Avukatlık mesleğini çıkarlarına alet edenler savunmanın kutsallığından bihaber olan zavallılardan başkası olamazlar.
Çünkü avukatların sorunu Türkiye’nin sorunudur. Avukatların sorunu çözülmeden ülkemizde gerçek manada hukukun üstünlüğü ne yazık ki mümkün olamayacaktır.
Hukukun üstünlüğü ancak avukatların bağımsız, özgür ve mutlu olabildikleri bir ortamda var olabilir.
Adalet sistemi gelişmemiş bir ülkede savunma susar, güçlünün karşısında zayıfın sesi çıkmaz. Biri çıkıp “Sahi sana ne oluyor sen onun avukatı mısın?” diye sormaz bile!
“Avukatı mısın?” diye soranlara başı dik şekilde “Evet, Avukatıyım” diyen yürekli avukatlar hep var olsun.
Daha adil bir Türkiye umuduyla…
En derin saygı ve sevgilerimle.
Av. Çağrı SARIOĞLU
(*) Çoklu Baro hakkında yazmış olduğum yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz. https://kemalistyon.com/av-cagri-sarioglu-yazdi-cbp-coklu-baro-partisi/
Similar Posts:
- “Savunma” Bildirisi
- Staj Adı Altında Emeği Sömürülen Avukatlar
- Av. Çağrı SARIOĞLU Yazdı: “ÇBP-Çoklu Baro Partisi”
- İstanbul Sözleşmesi Yaşatır I Kemalist Yön Hareketi Hukuk Birimi
- Hukuk Masası Raporu