Ali Tatar
ANSIKLOPEDI
4/12/20252 min read


Ali Tatar, 11 Şubat 1967'de Ankara'da doğdu. Eğitim hayatını Keçiören'de tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni bitirip, yüksek lisans yaptı. 1989'da Deniz Kuvvetleri'ne katılarak, eğitim uzmanı olarak göreve başladı. Tatar, askeri kariyerinde, çeşitli görevlerde bulunarak birçok başarıya imza attı ve eğitim alanında yüksek lisans ile doktora yaptı. Son olarak Beylerbeyi Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’nda görev yapıyordu.
2009 yılının Aralık ayında, Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklandı. Ancak tutukluluğu, yeni bir delil veya bulgu olmaksızın, Fetullahçı yargı yapılanmasındaki savcıların etkisiyle tekrar uzatıldı. Bu süreçte, basın ve bazı internet sitelerinin kendisi hakkında yayımladığı yıpratıcı yayınlar, Tatar'ın psikolojik sağlığını olumsuz etkiledi. Beklediği hukuki destek ve moral desteği bulamayan Tatar, hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı duyduğu öfkeyle, 19 Aralık 2009'da hayatına son verdi.
Ali Tatar’ın ölümü, Ergenekon ve Balyoz davalarının adalet arayışındaki eksikliklerini gözler önüne serdi. Tatar, hukukun ve adaletin yok sayıldığı bir dönemin kurbanı oldu.
Ali Tatar'dan geriye yazdığı şu mektup kaldı:
'Sevgili Nilü ve canım aile üyelerim...
Tam her şeyden kurtulduk derken sizlerden bir ayrılık durumu daha yaşamak durumundayım.
Bu ayrılık ebedi ayrılıktır.
Eğer öbür dünya varsa... İleride orada buluşuruz.
Ben ailemden kimseye küskün değilim. Hepinizi çok seviyorum.
Hepinize bir hakkım geçtiyse helal olsun.
Sizin de bana hakkınızı helal edeceğinize eminim.
Dediğim gibi bana sakın kızmayın.
Belki bu süreç altı ay, bir yıl sonra geçecek.
Ancak benim buna dayanacak hâlim yok.
Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil...
O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim...
Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur.
Boşu boşuna ölmemiş olurum.
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Buna en çok karşı çıkan bendim.
Şu anda çok duygusal değilim.
Ağlamıyorum.
Yalnız içim buruk ve kırgın.
Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.
Beni rahmetli babamın yanına gömün. Karımı ve kızımı Gökçen'imi size emanet ediyorum.
Kızımı ve karımı asla yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum.
Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.
Gökçen'im, canım kızım derslerine çok iyi çalış.
İyi çalış ve önemli yerlere gel ki benim hesabımı sorabilesin!
Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız.
Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek [adına] hayatıma son veriyorum.'