Ahmet Taner Kışlalı

ANSIKLOPEDI

4/12/20252 min read

Ahmet Taner Kışlalı (10 Temmuz 1939 – 21 Ekim 1999), Türk akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve yazardır. Atatürkçülük ve laiklik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Kışlalı, özellikle 1990’larda köşe yazıları ve kitaplarıyla öne çıktı. 1977-1979 yılları arasında Ecevit hükümetinde Kültür Bakanı olarak görev yaptı. Ancak, 21 Ekim 1999’da evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu hayatını kaybetti.

Kışlalı, çağdaş Türk toplumunun Atatürkçü ilkeler temelinde gelişmesini savunan bir aydın olarak, laiklik karşıtı ve bölücü hareketlere karşı sert eleştiriler getirdi. Demokrasiyi ve laikliği, Atatürkçülüğün vazgeçilmez unsurları olarak gördü ve bunun Türk halkı için en ideal yönetim biçimi olduğunu vurguladı.

Ahmet Taner Kışlalı ve Kemalizm

Kışlalı, Kemalizmi modern ve dinamik bir ideoloji olarak gören önemli bir akademisyendi. Ona göre, Kemalizm sadece bir tarihsel miras değil, çağdaş bir yaşam biçimiydi. Temel ilkeleri savunduğu gibi, Atatürkçülüğü dar bir bürokratik anlayışa sıkıştırmadan halkın katılımına dayalı bir demokrasiyle güçlendirilmesi gerektiğini savundu.

Öne çıkan noktalar:

  • Kemalizmi "demokratik devrimcilik" olarak tanımladı: Atatürkçülüğün durağan değil, gelişmeye açık bir sistem olduğunu ifade etti.

  • Laiklik konusunda tavizsizdi: Türkiye’nin laiklik olmadan çağdaşlaşamayacağını vurguladı.

  • İslamcı ve bölücü akımlara karşıydı: Özellikle 1990’larda, radikal dincilik ve etnik bölücülüğün Türkiye için büyük tehditler olduğunu yazılarında belirtti.

  • Ordu ve Kemalizm ilişkisini eleştirdi: Her ne kadar orduyu Atatürkçülüğün önemli bir unsuru olarak görse de, askeri vesayetin demokrasiye zarar vermemesi gerektiğini savundu.

  • Batı ile entegrasyonu destekledi: Türkiye’nin Batılılaşma sürecinin Müslüman bir toplum olarak da mümküm olduğunu savunarak, Atatürkçü çağdaşlaşmayı öne çıkardı.

Ahmet Taner Kışlalı, katı bir devletçi değil, halkın desteklediği bir Atatürkçülük anlayışını savundu. Suikastı, Türkiye’de laikliğin ve Atatürkçülüğün hedef alınmasının bir sonucu olarak değerlendirildi. Özellikle 1990’larda laikliğe ve Kemalizm’e yönelik saldırılar karşısında en sert tepki veren yazarlardan biri olarak bilinir.