TarihYazılar

Ulusal Dil ve Kültür Savaşı – Deniz YÜCE

Geçtiğimiz günlerde ekranlara “Türkçe Ezan” tartışması yansıdı. Programa katılan akademisyen, alışık olduğumuz tarzda “camileri ahır yaptınız” çarpıtmasından tutun da “Kuran dilinden rahatsız oluyorsunuz, milletin değerlerini aşağıladınız, ezanı 18 yıl zorla Türkçe okuttunuz” gibi bolca demagoji içeren cümleler sarf etti. Laf arasında “Türkçe ezan kararı Atatürk zamanında alındı. Yanlış karar. Atatürk’ün her yaptığı doğru mu dicez?” ifadesini kullandı. Bu zamana kadar birçok şekilde “camilerin ahır yapılması” konusuna açıklama getirildi. Biz de Türkçe ezan konusunda birkaç hususu açıklayalım.

Ezan nedir? Namaz vaktinin geldiğini bildirir ve inananları ibadete çağırır. Çünkü o dönem herkesin evinde ya da kolunda saati yoktur. Alarm kurma şansı da yoktur. Yani ezan bir çağrı metnidir. Kutsal bir metin değildir. Akademisyenin “Kuran dilinden rahatsız oluyorsunuz” dediği dil de Arapça’dır. Peki Kuran dilinin bir kutsallığı var mıdır? Hayır. Dolayısıyla Arapça’ya “Kuran dili” deyip onu kutsamak da anlamsızdır, sadece insanların dini hassasiyetlerini harekete geçirmek içindir. Dil konusu Kuran’da açıkça ifade edilmiştir. Kuran’ın Arapça indirilmesinin sebebi, ilk muhatabının Araplar olmasıdır. Hatta peygamber için de “biz her peygamberi kendi lisanında gönderdik” der. Bunun sebebi Kuran’ın anlaşılabilmesi ve hükümlerinin uygulanabilmesidir. Konu aslında bu kadar basittir. Kuran’ın başka dillere çevrilmesinin de başka dillerde okunmasının da önünde hiçbir engel yoktur, dolayısıyla ezanın da..

Bizim bu noktaya bakışımız ise “ulusal dil, din, kültür” açısındandır. Bugün “Ümmet” anlayışı çağ dışı kalmıştır. İmparatorluklar çökmüştür. Batı geçirdiği Rönesans ve Reformlarla bu konuları çoktan aşmıştır. Bizim derdimiz de, yurttaşların Kuran’ı anladıkları dilde okumaları, ibadete anladıkları dilde çağrılmaları, Türk kültürünün Arap kültürü karşısında yozlaşmamasıdır. İnsanların her gördüğü Arapça yazıyı dua ya da kutsal bir metin sanmaması içindir. Çünkü, anlamadan inandırılan insanlar din duyguları kullanılarak çok rahat kandırılabilir. Belki de Arap sevicilerin istediği de budur. İnsanları bu şekilde kontrolleri altında tutmak. Bilirler ki, insanlar anlamadıkları şeyleri birilerinin kendilerine açıklamalarını bekler ve bu anlaşılmazlıktan dolayı kutsallık atfederler.

Ezanın Türkçe okunmaya başlanmasının tarihi ise; 1932 yılıdır. Akademisyenin önce “Türkçe ezan kararı Atatürk zamanında alındı. Yanlış karar. Atatürk’ün her yaptığı doğru mu dicez?” deyip “milletin değerlerinin aşağılanmasından” bahsedip, ardından bizim Atatürk’le, cumhuriyetle ilgili bir sorunumuz yok demesi de ironik bir durumdur. Gayet de Atatürk ve cumhuriyetle sorunu var gözükmektedir.

Bir İslamcının Türkçe Ezanı eleştirmesini anlayabiliyorum. Ama “dilde, fikirde, işte birlik” diyen bir milliyetçinin ya da kendini “Atatürkçü” olarak tanımlayanların “ulusal dil ve kültür” noktasında taviz vermelerini anlayamıyorum.

Bakınız; CHP’nin 1935 tarihli kongresinde kabul edilen programın giriş bölümünde Kemalizmin tarifi nasıl yapılmış:

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin programına temel olan ana fikirler, Türk Devrimi’nin başlangıcından bugüne kadar yapılmış olan işlerle, yalın olarak ortaya konmuştur… Yalnız birkaç sene için değil geleceği de kapsayan tasarılarımızın ana hatları burada, toplu olarak yazılmıştır. Partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kemalizmin prensipleridir.”

Tarif çok açık. Fikir ve uygulamaların hepsini “Kemalizmin Prensipleri” olarak görüyor, şu şu ilkeler diyerek sınırlandırmıyor.

Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanının ifadesi: “Dünyanın neresinde okunursa okunsun ezanın İslam’ın bir çağrısı olduğunu ifade eder ki dünyanın her yerinde de ezan Arapça okunur.” Birkaç saat sonra Atatürk’ü saygı ve minnetle andığını, cumhuriyete ve değerlerine sahip çıktığını falan söyleyecek. “Ezan benim dilimde okunsun, dilimin olduğu yerde varım” diyen milletvekili de partiden atılır, sorun çözülür.

Aslında bu bakış açısı tam da Süleyman Demirel’in belirttiği gibidir: “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.”

Deniz YÜCE

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir