Uğur ErülkerYazılar

Uğur Erülker Yazdı: “Cesaretin Peştucası: Farkhunda”

“es ist nichts schrecklicher als eine tätige unwissenheit”

“Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.”

Johann Wolfgang von Goethe

Cesaretin Peştucası:  Farkhunda Malikzada 

Ne zamandı yanlış olan O gün, ne de mekan.. İnsandı yanlış olan.. aslında “insan” olmayan… Farkhunda’nın farkında olmayandı(r)  “insan” ol(a)mayan…

İflah olmayan bir cehaletin ıslah(!) edemediği güzel bir insanın, dipsiz kuyulara atılan taşlardan medet uman cahil bir güruhun karşısında onuruyla dikilen bir aydınlık savaşçısının öyküsü bu.. Düşünceye duvarlar dikemeyenin düşünmeye barajlar çektiği bir coğrafyada dürüstlüğüne kefen biçilen bir kadının öyküsü işte..

Örgütlü cehaletin genel-geçere hakim görüldüğü, bilimin yerinin dogmayla örtüldüğü tüm coğrafyaların müzmin kaderidir gaflet içinde savrulmak.. Zira bilmek ve kanatlanmak varken kanmak ve kandırılmaktır esas olan bu coğrafyalarda. Ne yazık ki O’da bu coğrafyada doğup büyüyen, kanadı kesilmiş sayısız bembeyaz güvercinden sadece birisiydi..

Bir molla düşünün muska satıp inanç sömüren bir molla… Sonra bir de 27 yaşında bir kadın düşünün eğitim verdiği diğer kadınlara, bu yobaz mollanın yapıp insanlara sattığı muskaların bir sömürü ve sahtekarlık olduğunu ve dinde yerinin olmadığını söyleyen bir kadın. Farkhunda Malikzada tam da O gün yani 2015 mart ayının 19’unda bu yobazın “bu kadın Kur’an yaktı kendi gözlerimle gördüm” iftirasına inanan 200 den fazla cahilin hem de rejim polisinin kayıtsız bakışları arasında katline uğradı.

Ne mi oldu Farkhunda’ya?
Dövüldü, taşlandı, yerlerde sürüklendi, bir evin çatısından aşağıya atıldı, arabayla ezildi ve yakıldı…Fikirleri ve vicdanı bu şekilde yok edebileceğine inanan ve inandırılan bir grup zavallının aciz bir çabasıydı bu.. Yok edeceklerini sandılar Farkhunda’yı  ama olmadı,olmazdı, oldurulamazdı, çünkü bir aydının bedenini yok etmekle düşünceleri öldürülemezdi…

Neden mi oldu bunlar Farkhunda’ya?
Aslında sormak bile yanlış çünkü zaten bu sorunun sayısız öznesi vardı geçmişte… Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu ve niceleri işte.. O’nlara ne olduysa ve neden olduysa, O’na da o oldu ve ondan oldu işte.

Farkhunda’yı öldürerek bitireceklerini sandılar…
Bitmedi Farkhunda, yetmedi güçleri, hatta O’nun bu talihsiz ölümüyle bir aydınlanma seli başladı. Sosyal, düşünsel ve vicdani bir ayaklanma… İnsanlar ve bil hassa Afgan kadınları sokaklara dökülmeye başladı. Farkhunda ‘yı yoketmek isteyenlerin çabası ona attıkları her taşta, ona vurdukları her sopada, ona yaptıkları her işkencede daha da boşa gidiyordu… Zaman geçmeden bu vahşetin üzerine daha da kararlı bir şekilde gidilmesi konunun Afganistan Dayanışma Partisi’nin de destekleriyle meclise taşınmasını sağladı ve Afgan devlet başkanı Eşref Gani Ahmedzai’nin verdiği talimatla açılan ilk soruşturmada, müsebbip yobaz ve ona uyup lince katılan 28 caniyle birlikte olaylarda gereken duyarlılık ve sorumluluğu göstermediği iddia edilen 13’den fazla rejim polisi Afgan mahkemelerinde yargılandı. Bu esnada Afganistan Hac ve Diyanet İşleri Bakanlığı’nca başlatılan bir diğer teftişte de Farkhunda Malikzada’nın iddia ediliği gibi herhangi bir Kur’an yakma girişiminde bulunmadığı da resmi makamlarca kesinleşti.

Ne var ki, sayıları toplamda 49’u bulan şüpheliden 4’üne idam cezası verilse de bu cezalar üst mahkeme tarafından bozularak bu 4 şüpheliden 3’ünün cezaları idamdan 20 yıl hapis cezasına, 1’inin cezası da idamdan 10 yıl hapis cezasına çevrildi. Polis memurlarına da görevlerini yeterince yerine getiremedikleri için 1 er yıl hapis cezası kafi görüldü.

Adalet yerini buldu mu?
Her zaman ki gibi tabiiki de hayır. Olmayan adaletin yerini haliyle bulamadığı sayısız ülkeden sadece birisiydi belki de Afganistan. Ama zaman gösterdi ki, Farkhunda bir fikir haline dönüştü bu cahiller farkında bile olmadan,  bir düşünce refleksi oldu Afgan bilincinde, bir dirayet timsali haline dönüştü ve o gün o yobazlar söndürmek istedikleri ateşin üzerine benzin attıklarının farkında bile değillerdi ve hiç umulmadık bir anda –karanlığa- dönüşmesi beklenen aydınlık “kararlılığa” dönüştü “insan” vasfına sahip bünyelerde. Cehalet bir kez daha boğuldu bir başka deyişle. Özgür düşünceli Afgan kadınları yeni doğan kızlarına Farkhunda ismini verdiler. Artık yeni Farkhunda’lar var.

 Ve sizler de,

unutmayın lütfen…

Farkhunda’nın farkında olun…

Farkhundaların da…


Uğur Erülker

İngilizce Öğretmeni

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir