GenelTarihYazılar

Orhun Ayhan Yazdı: “Millet Kavramı ve Atatürk’ün Millet Tanımı”

Millet Kavramı

Millet nedir? Kime veya kimlere millet denir? Millet anlayışları nelerdir? Millet hangi faktörlere göre gelişir? Millet tanımını ortaya çıkaran unsurlar nelerdir? Aşağıda bu saydığımız sorulara cevap arayacağız.

Bir devletin oluşabilmesi için toprak, insan topluluğu ve egemenlik unsurunun bir arada olması gereklidir. Ancak; buradaki insan topluluğunun birbirine bağlı olması ve birtakım ortak hisler yaşaması ise milleti oluşturur. Bu millet bağı çeşitli şekillerde oluşabilir. Şimdi bunları ele alalım:

a)Objektif Millet

Bu tanıma göre millet bir kavram etrafında toplanmıştır. Bu kavramsal millet anlayışı her döneme ve her çağa göre çeşitli şekillerdedir.

-Irk Birliği: Belirli bir insan topluluğu belirli bir ırka sahipse milleti oluşturur. Ülkemizde ortaya çıkmış fikirlerden birisi olan ‘’Turancılık’’ bu fikir üzerine oturtulmuştur. Özellikle Avrasya coğrafyasında ve bütün dünyada Türkiye Türkü ile beraber diğer Türk kökenine sahip insanların bir araya gelip bir birlik hatta bir ülke oluşturması fikridir. Bu fikir Türk ırkı ortak noktası özelinde ortaya atılmıştır. Almanya’da Hitler’in saf/aryan ırk üzerine devlet tanımı ırk birliği üzerine oturtulmuş millet tanımına bir diğer örnektir.

-Dil Birliği: Belirli bir insan topluluğunun aynı dili konuştukları için bir arada bulunması üzerine oturtulmuş millet anlayışıdır. Turancılık fikrinin ana gayesi Türk ırkı üzerine olsa da Avrasya coğrafyasında bulunan Türklerin farklı ses yapılarında olmasına rağmen Türkçe konuşması dil birliği üzerine oturtulmuş millet tanımına bir örnektir. ‘’Commonwealth’’ adı verilen İngiliz kökenli devletlerin oluşturduğu uluslararası organizasyon, organizasyona dahil olan devletlerin içinde yaşayan insanların İngilizce konuşuyor olmasından ötürü dil birliğine dayalı millet anlayışına bir örnek teşkil edebilir.

-Din Birliği: Belirli bir insan topluluğunun aynı dine mensup olmasından ötürü meydana gelen millet anlayışıdır. Hz. Muhammed tarafından Medine Sözleşmesi ile oluşturulan ‘’Medine Site Devleti’’ Müslüman ümmeti bir arada tutma gayesi taşıdığından din birliği üzerine kurulmuş millet anlayışına uygundur. İran’ın 1979 İslam devrimi sonrası Ayetullah Humeyni’nin kuruculuğunda oluşan devletteki millet anlayışı Şii mezhebinin birliğine dayanan bir millet anlayışıdır ve din birliğine bir örnek teşkil eder.

b)Subjektif Millet

Bu tanıma göre millet belirli bir kavram etrafında değil farklılıklarına rağmen ortak duygu, düşünce, sevinç ve tasada birbirine manevi bağlarla bağlanmış insan topluluğudur. Bu millet anlayışının en büyük savunucusu ve esin kaynağı ünlü tarihçi ve siyaset teorileri üzerine araştırmaları bulunan Ernest Renan’dır. Renan’a göre ‘’ İnsan, ne ırkının, ne dilinin, ne de dininin, ne de nehirlerin izlediği yolun, ne de sıradağların yönünün esiridir. Temiz ruhlu ve sıcak kalpli insanların bir araya gelmesi manevi bir şuur yaratır ki, buna millet denir.’’ Renan burada milletin tanımını ‘’birlikte acı çekmek, sevinmek ve umutlanmak’’ üzerine oturtmuştur.

Her iki millet anlayışı farklı millet tanımına sahip olsa bile sadece bulunduğumuz dönemi değil geçmişten gelen, günümüzde devam eden ve gelecekte devam edecek şekilde bir arada olmuş, olan ve olacak olan insan topluluklarını yansıtır.

  1. K. Atatürk’ün millet tanımı
  2. K. Atatürk’ün millet tanımı Ernest Renan’ın tanımını yaptığı sübjektif millet anlayışıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan tarafından yazılan Atatürk’ün döneminde ders kitabı olarak okutulan ‘’Medeni Bilgiler’’ kitabındaki millet tanımı şu şekildedir: ‘’Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasal ve sosyal bir birliktir.’’ Aynı kitapta milletin genel tanımı ise şu şekilde yapılmıştır: ‘’ Zengin bir hatıra mirasına sahip olan, birlikte yaşamak hususunda ortak arzu ve bunu kabulde samimi olan ve sahip olunan mirasın korunmasına birlikte devam konusunda istek ve dilekleri ortak olan insanların birleşmesinden oluşan topluma millet adı verilir.’’ Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere millet aynı kültürden insanların oluşturduğu toplum yapısıdır.

Atatürk, Türk milletinin oluşumunda çeşitli doğal ve tarihi olguları ele almıştır. Bunlar; siyasi varlıkta birlik, dil birliği, yurt birliği, ırk ve köken birliği, tarihi yakınlık ve ahlaki yakınlıktır. Ve bu olgular üzerine M. K. Atatürk millet tanımını ‘’Türk’’ çatı kavramı üzerinden oluşturmuştur. Bu tanım şu şekildedir: ‘’Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.’’

Atatürk’ün Türk milleti kavramı üzerinde bir millet tanımı yapmasının çeşitli sebepleri vardır. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ülkeyi ve devleti kurtarmaya çalışan çeşitli akımlar çıkmıştı. Osmanlıcılık, Osmanlı tebaası olarak görülen çeşitli dil, din ve ırka mensup insanların Osmanlı çatısı altında toplanmasıydı. İslamcılık, Osmanlı tebaasının çoğunluğunu oluşturan Müslüman ahaliden ve devlet pratiklerinden esinlenilerek devletin İslam dini kurallarıyla yönetilmesiydi. Batıcılık, Tanzimat döneminin getirmiş olduğu yenilikler ve II. Abdülhamit’in rejiminden kaçan ve Avrupa’yı görmüş, Avrupa’da yaşamış Osmanlı münevverlerinin oradaki uygulamaların Osmanlı Devleti’ne yenilik katacağını düşünmeleri sonucu meydana getirdiği bir akımdı. Türkçülük fikri ise 1789 Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan ve özellikle Avrupa’daki imparatorlukları parçalayan ‘’milliyetçilik’’ akımının etkisiyle ortaya çıkmıştı. Osmanlı Devleti’nde de Balkan Savaşlarının meydana getirdiği yıkımla beraber Bulgar, Yunan, Sırp ve Arnavutların birer birer bağımsızlıklarını kazanması Osmanlı Devleti’nin sonunu hazırladı. Hali hazırda Osmanlıcılık fikrinin milliyetçilik akımının yarattığı rüzgar ile imparatorlukların sonunu getirmesi sonucu uygulanamaz hale gelmesi, milliyetçilik akımı sonucu millet tanımı üzerinde duran modern ulus-devletlerin oluşması sonucu din birliği üzerine uygulama alanı bulan İslamcılığın da kendine yer bulamaması ve bağımsız, hür ve özgün fikirli devletlerin ortaya çıkması sonucunda Batıcılık fikrinin de uygulama alanı bulamaması Atatürk’ün subaylık yıllarından itibaren ‘’Türkçülük’’ fikrinde olmasını sağladı. Ancak Atatürk, daha önce belirttiğimiz gibi  Türkçülüğü ırk birliği olarak değil Ernest Renan’ın tanımıyla gönül birliği olarak ele almıştır.

Ancak; son dönemlerde ‘’ Türk milleti’’ tanımı birtakım çevrelerce çarpıtılmaktadır ve sanki öteki halk unsurlarını yok saymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ama Atatürk ‘’Türkiye halkı’’ deyimiyle Türkiye topraklarında yaşayan ve Türk milleti çatısını oluşturan halk unsurlarını birleştiren bir tanımlama yapmıştır. Türkiye halkı demesinin sebebi Türkiye topraklarında yaşayan Laz, Boşnak, Çerkez, Musevi, Kürt, Hristiyan vb. dinlere ve etnik kökenlere sahip insanların Türk milletini oluşturan aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlaka, vicdana ve hukuka sahip olmalarıdır. Ayrıca  Atatürk ‘’ Ne Mutlu Türküm diyene! ‘’ diyerek yukarıda saydığımız dinlere ve etnik kökenlere sahip insanların Türk etnik kökenli insanlar ile birlikte aynı ufuk, kültür, vicdan, hissiyat ve millet aidiyetine sahip olmasını kastetmiştir.

Son olarak Atatürk’ün Türk milliyetçiliği tanımına bakmak gerekir. Atatürk burada ilerleme ve gelişme yolunda, uluslararası temas ve ilişkilerde tüm çağdaş milletlere paralel, onlarla aynı ahenkte yürümekle beraber Türk sosyal topluluğunun özel karakterini, bağımsız kimliğini koruyan bir milliyetçilik tanımı öngörmüştür. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere Atatürk geçmişte yaşanan olaylarla bağlı kalmamış, bir ırkı yücelterek tanım yapmamış, medeniyet ve ilerlemeyi esas olan kültürel bir tanım yapmıştır.

KAYNAKÇA:

Kemal Gözler Anayasa Hukukunun Temel Esasları. (2021).

Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, Atatürk Araştırma Merkezi. (2000).

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir