Onur ErülkerTarihYazılar

Onur Erülker Yazdı: “CUMHURİYETİN İLK YILLARINDAKİ EKONOMİK KAZANIMLAR”

  Değerli Kemalist Yön okurları; Cumhuriyet devrimi her alanda olduğu gibi aynı zamanda iktisadi bir zafer devrimidir. Cumhuriyet düşmanlarının, ikinci cumhuriyetçilerin her fırsatta tarih ve bilime ihanet edercesine ileri sundukları mesnetsiz iddiaların bu makalelerimizle asılsız birer iddia olarak kalmalarını sağlayacağız.

  Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ekonomik kazanımları anlayabilmemiz için Osmanlı Devletinin son yıllarındaki ekonomik vaziyeti tahlil etmek olurlu olacaktır. İmparatorluk 15-18’inci yüzyıllarda başarılı bir lonca örgütlenmesiyle dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biriydi. Özellikle çinicilik, dokumacılık, gemi yapımı gibi konularda oldukça ileri bir konumdaydı. Ancak 18 y.y. ortalarında buharlı makinanın icadıyla başlayan sanayi devrimini bir gemi olarak kabul edersek, bu gemiye bugün dünyaya hükmeden batılı ülkeler gönüllü olarak binerken, binmeyi ısrarla reddetmiş, tabiri caizse limandan kalkan son gemiyi kaçırmış bir Osmanlı Devleti karşımıza çıkmaktadır. Böylece ekonomide makine gücüne dayanan bir sanayi kurulamamış, geleneksel sisteme dayalı yerli sanayi de hızla gerilemiştir. Günümüzde cumhuriyet Türkiye’si ile batı dünyası arasındaki bu gelişmişlik farkını cumhuriyete mal etmek isteyenlerin gözlerinden kaçırdıkları veya bilinçli olarak öne sürdükleri şey; batı yürürken yüzyıl boyunca yerinde duran bir devletin, cumhuriyetle birlikte koşmaya başlamasına rağmen batının da yerinde durmaması ile aradaki mesafenin hiçbir zaman kapanamayacak olması gerçeğidir. Bu da bize ekonomi ve sanayide geri kalma sorumluluğun aslında hangi döneme ait olduğu gerçeğini büyük harflerle hatırlatmaktadır. Yine de Osmanlı Devletinin son dönemlerinde, İkinci Meşrutiyetin ilanı (1908) ile dönemin Maliye Bakanı Mehmet Cavit Bey gibi birkaç sayılı devlet adamının mevzuya uyanması ve sanayileşme olmadan ülkenin kalkınamayacağının saptanmasının akabinde İttihat ve Terakki hükümeti tarafından ilan edilen Teşvik-i Sanayi Kanunu ölmeye yüz tutmuş ”hasta bir adama” verilen aspirin etkisi yaratmaktan öteye geçememiştir.

  Cumhuriyetin ekonomik kazanımları bir makaleye sığamayacak nicelik ve niteliğe haiz kazanımlardır.Bu kazanımların başlangıcı olan, ekonomik bir and metni olarak kabul edebileceğimiz İzmir İktisat Kongresi açılış konuşmasında Büyük Önder şöyle demiştir: 

”Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner. Bu sebeble en kuvvetli, en parlak zaferlerimizin dahi temin edebileceği faydalı sonuçları temin edebilmek için iktisadiyadımızın, iktisadi egemenliğimizin sağlanması, kuvvetlendirilmesi zorunludur… Yeni Türkiye’mizi layık olduğu mertebeye çıkarmak için vakit geçirmeden iktisadiyadımıza önem vermek zorundayız.”

Bu düşünceler etrafında alınan kararları şöyle özetleyebiliriz;

  – El işçiliği ve küçük işletmecilikten çıkılıp bir an önce fabrikasyona geçilmelidir. 

  – Devlet, ekonomik gücü olan bir yapı haline gelmelidir. Özel sektör devlet tarafından desteklenmelidir. 

  – Özel sektöre destek ve kredi sağlayacak iki tane devlet bankası kurulmalıdır. 

  – Yabancıların ürünlerinden kaçınılmalıdır ve dışarı ile rekabet içerisine girebilmek için sanayi bir bütünlük içinde olmalıdır.

   -Demir yollarının yapılmasına kısa sürede başlanmalıdır.

   -Amele kelimesi yerine işçilere işçi denmelidir. 

  – İşçilere sendika hakkı tanınmalıdır.

   -Hammaddesi yurt içerisinde yetişebilen sanayi dalları kurulmalıdır. 

  – Milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.

   – Sanayi teşvik edilmelidir.

   – Aşar vergisinin kaldırılmalıdır.(Bütçe açığı tehlikesine rağmen çiftçinin,köylünün sırtındaki bu haksız kanbur kaldırılmıştır.)

  Alınan kararların hemen hemen hepsi başarıyla uygulanmış,daha önce yürürlüğe giren Teşvik-i Sanayi kanunu gözden geçirilerek tekrardan yürülüğe konmuş, günümüzde finans dünyasının en sağlam kuruluşlarından olan İşbankasının temelleri atılmıştır.(1924)

  Ayrıca Lozan Antlaşmasıyla kaldırılan kapitülasyonlar ve elde edilen kabotaj hakkı ile ekonomi üzerindeki ölü toprağı kaldırılmıştır.Sanayinin bütün kollarında daha önce eşine rastlanmamış bir gelişmenin yaşanması, bu amaç için kurulan Sanayi ve Maadin bankası, yurdun dörtbir yanına örülen demiryolları, limanlar, çiftçilerin topraklandırılması ,mali ve iktisadi hukukun sıfırdan tahsisi ve daha nice gelişmeler… Bu dönemde yakalanan(1923-29) yüzde %10.8 lik devasa büyüme rakamı Cumhuriyet dönemin en büyük 2.büyüme oranıdır.Zira ekonomistlerce Menderes dönemindeki (1946-53) en yüksek büyüme oranından(%11.5) daha anlamlıdır. Çünkü cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyüme oranı tek bir kalem devlet kuruluşu özelleştirilmeden(Ki zaten özelleştirilebilinecek tek bir kuruluş yoktu.) ve de Osmanlıdan kalan Düyun-u Umumiye borçları ödenirken ve hatta  dünya tarihinin gördüğü en büyük ekonomik krizin(1929 Ekonomik Buhranı) hemen öncesinde yakalanan bir büyüme oranı olarak tarihteki en anlamlı büyüme oranıdır.

  Son olarak tarih; ben dedim olducuların, gerçekleri gizleyeceklerini sananların, çamur at izi kalsıncıların tarihi olamaz. Gerçek bir yerde durur, hep vardır. Onu görmek istemeyenlerin varlığı, gerçeğin varlığını yok etmez, bu arada arşiv de affetmez…Kalın sağlıcakla..

Onur ERÜLKER

Ekonomist

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir