GenelSiyaset

Miraç Ordu Yazdı: “Şili’den Türkiye’ye: Ufukta Görülen Değişim”

Dünyanın farklı ülkelerinde önemli gelişmelerin yaşanmakta olduğuna şahit oluyoruz. Bu önemli gelişmeler arasında en çok dikkat çeken, çeşitli ülkelerde yaşanan seçim maratonlarıdır. Almanya, Rusya, Şili, Çekya, Portekiz gibi ülkelerde yapılan seçimlerin bazılarında yıllardır iktidarda olan partilerin iktidarı kaybettiği, kimi partilerin ise geçmişe göre oylarını bir hayli arttırdığı gözlemlenmektedir. Bu değişimin yaşanmasında ülke genelinin yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar, halkın büyük çoğunluğunda mevcut iktidara ve izlediği sağlıksız politikalara karşı oluşan bıkkınlık, neoliberalizmin yarattığı dengesizlikler ve sığ görüşlerin insanları çıkmaza sokması gibi etmenler etkili olmuştur. Özellikle 1980 sonrası dünya genelinde yükselen “yeni-sağ” partilerin yükselişe geçmesi ve ideolojik olarak kendisine karşı fikirleri sindirmeye çalışması, siyasi hesaplaşmalarla halkı ezmesi toplumsal muhalefetin artmasına ve siyasal iktidar değişikliklerinin yaşanmasına sebep olmuştur. Bunu en net şekilde gördüğümüz yer yakın zamanda gerçekleşen Şili seçimleridir.

Şili’de 35 yaşındaki Solcu Gabriel Boric, aşırı sağcı José Antonio Kast karşısında iktidar mücadelesini oyların %56’sını alarak kazandı. 11 Mart 2022’de Latin Amerika’nın en genç devlet başkanı olarak görevinin başına geçecek olan Gabriel Boric’in kazanmasını sağlayan sürecin geçmişten şu anki mevcut duruma kadar gelen temel dayanakları kısaca şu şekildedir: Augusto Pinochet’in yaptığı darbe ve ürünü 1980 Anayasası ile Şili halkının tüm sosyal bağları darmadağın bir hale getirilerek bütün yaşantıları tahrip edildi. Böyle bir ortamda Şili halkı ayrıca ideolojik bir hesaplaşmanın ezilenleri oldu. Bununla birlikte neoliberal ekonomik politikaların zamanla yaşamın bütün kollarında yarattığı eşitsizliklerin, güvencesiz yaşamın ve borçlanma sorununun içine Şili halkını sıkıştırdı. Her ne kadar komşularına kıyasla önemli ölçüde bir zenginleşme yaşamış ve yüksek gelirli bir ülke konumuna gelmiş olsa da bahsedilen eşitsizlikler ve Pinochet darbesinin neoliberalizme tanıdığı sınırsız yetkiler, günümüze kadar gelen ciddi krizler yarattı ve Şili’nin artık bunca sorunlara karşı sabrı kalmadığı görüldü.

Ekonomi, sosyal yaşam, eğitim, sağlık, ulaşım ve siyasi alanların içinde bulunduğu krizlerden nasıl kurtulacağı, Şili halkı üzerindeki tahakkümün nasıl kaldırılacağı konusunda ufukta yeni bir çözüm ışığı aranıyordu. İşte tam bu noktada öğrenci hareketlerinin liderlerinden olup bu sıkıntılara karşı mücadele etmiş ve siyasi cephede önemli bir yeri olan Gabriel Boric, seçim sürecinde Şili halkının yaşadığı bütün sorunlara yönelik, yeni bir mali politika, halk sağlığı, eğitimin finansmanı, emeklilik sisteminin kamulaştırılması, kürtajın yasallaşması, cinsel azınlıkların hakları vb. kilit çözümler sunarak seçim sürecinde kitlelerin dikkatini çekti. Özellikle 1973 darbesinde öldürülen Sosyalist Başkan Salvador Allende’ye yaptığı “tüm kadın ve erkek Şililerin başkanı” olacağı vurgusu ile demokratik bir yeni anayasanın yazıldığını da belirtti. Peki dünyada gelişen seçimler ve Şili seçimleri özelinde bizleri ve ülkemizi ilgilendiren nedir? Türkiye, Şili’de aşırı sağa karşı kazanılan zaferin gelişmesindeki sorunların hemen hemen hepsinin benzerini yaşamış ve hala yaşamaktadır.

Türk halkını bekleyen baskın seçimi veya 2023 seçimlerini ele almadan önce Türkiye’de geçmişten günümüze kadar yaşanan krizlere, kısaca değinilmesi gerekmektedir. Türk halkı, 70 yıla kadar dayanan sağ partilerin iktidar hakimiyeti gerçeğini nesiller boyu farklı sağ partiler aracılığıyla birebir yaşamış ve hala yaşamaktadır. Sağ partileri böylesine yıllarca iktidarda tutanın sadece halk iradesinin kararı olarak görülmesi yetersiz bir çıkarım olur. Ülkede yaşanan bazı sarsıcı kilit olayların da bu iktidarların devam etmesine kalıcılık sağlayan imkânlar barındırdığı açık bir şekilde ortadadır.

Uzun yıllar iktidarda kalan bu gerici hükümetlerin, 1950-2022 yılları arasında iktidar oldukları devrelerde izledikleri iç ve dış politikaların yetersizliği, belirlenen ekonomi politikalarının yanlışlığı, sosyal ve siyasal yapıda yarattıkları kutuplaştırmalar, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri müdahaleleriyle sağ siyasetin lehine çevirip yeni kapılar açılmasını sağlayanlar, iktidarları döneminde yaşanan sayısız faili meçhul suikast ve cinayetler, etnik-mezhepsel olay ve katliamlar, örtbas edilen yolsuzluklar, tarikatçıların, cemaatçilerin, dinci grup ve oluşumların devletin çok önemli kademelerinde görev almalarını sağlayanlar, ideolojik ceberutlukla farklı görüşleri sindirenler, her seferinde neoliberal politikaların rehber alınmasıyla halk arasında oluşturulan eşitsizlikler, bugün sınıflar arasındaki uçurumu derinleştirmiş, anayasanın delinmesini, rüşvetin alınmasını basitleştirerek kanunsuzluk yapanlar, cumhuriyetle hesaplaşırken cemaatle işbirliği içinde olanlar, halkın anayasal haklarını kısıtlayıp en ufak eylemde halka terörist damgası vuranlar ne yazık ki halkın içindeki bazı biatçı ve kemik seçmenleri tarafından hep iş bilen ve iyi hizmetler getiren yöneticiler olarak övülüp el üstünde tutulmuştur.

Özellikle bir de bunlara ek olarak bu hayatta tarafı olmayan kayıtsızlar, bir türlü yönünü bulamayan yönsüzler ve “Yetmez Ama Evetçiler” tarafından da bunca sıkıntıya rağmen bu iktidar sahiplerine aynı açıdan bakıldı. Tabii her ne kadar bugün çıkıp “Yanlış değerlendirdik.” diyenler olsa da halkın unutmayan ve de kandırılamayan kesimi bir kere kazımıştır bunu zihnine. İşte kandırılamayan ve unutmayan halkın muhalifliğinin, bıkkınlığının gün geçtikçe isyana dönüşme noktasına geldiği görülmektedir.

Mevcut AKP iktidarı özelinde sağın sürekli iktidar olmasına karşı çıkan bu bıkmış halk, ne yazık ki kendisini temsil edecek bir parti görememekte, zoraki sandıkta oy verdikleri muhalefet partileri her seçimde onları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Bugün bu insanlar mevcut iktidara karşı eleştiri getirirken “ama AKP, bu ülkede yirmi yıl iktidar olabildiyse bunun bir diğer sebebi mevcut olan muhalefet partileridir” diyerek haklı eleştirilerini sunmaktadırlar. “Baskın, erken, 2023” adı her ne olursa olsun önümüzdeki seçimlerde değişmeyecek gerçeğin, iktidara talip olan muhalefet partilerinin dünyada yaşanan değişimleri ne kadar yakından takip edip mevcut politikalarını toplumun ve dünyanın gerçeklerine uygun olarak dizayn edebilme kabiliyetine bağlı olduğu görülmektedir.

Kaynakça

Haberler

BBC News Türkçe, 20.12.2021:

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-59723166.amp

Cumhuriyet Gazetesi, 10.01.2022:

https://www.google.com/amp/s/www.cumhuriyet.com.tr/amp/dunya/latin-amerikali-uzmanlar-degerlendirdi-gabriel-boric-ve-silide-sosyalizmin-zaferi-1899094

Kitaplar

Ahmad, Feroz, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2019.

Akşin, Sina, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2020.

Similar Posts:

Loading

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir