Kaan Eroğuz Yazdı: “Emekçinin Fıtratı: 7. Yılında Soma Katliamı ve İşçi Sınıfı Üzerine Bir Deneme”
13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesindeki kömür madeninde yaşanan ve 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan katliamın üzerinden tam 7 yıl geçti. Soma katliamının kendisi, Türkiye’nin 2000’li yıllarda AKP iktidarıyla birlikte kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, metalaştırılması ve devletin “kamu yararı gözetme” ilkesinden tamamen soyutlanması noktasında önemli bir uğrağı temsil etmesinin yanı sıra katliamın gerçekleşmesinden sonra yaşanan 7 yıllık süreç, Türkiye’de iktidar-sermaye ilişkilerinin görünürleşmesi ve kamu kurumlarıyla birlikte hukuki mercilerin de bu ilişki çerçevesinde nasıl dizayn edildiğini göstermesi bakımından da önemli bir tarihsel anı içermektedir.
Bu kısa yazımız, Soma katliamının yaşanmasında birincil fail olan siyasal iktidarın, 301 işçinin ölümüne nasıl çanak tuttuğunu ve dünya emek tarihinin en acı olayları arasında yer alan bu katliamı nasıl “uhlevileştirerek doğallaştırdığını” özetleyip geride kalan 7 yıllık süreçte Türkiye’de emeğin ve işçi sınıfının durumunu analiz etmeye çalışacaktır.
Türkiye’de “Emekçinin Fıtratı”
Soma’da bulunan linyit madenleri 2005 yılına kadar devlete ait Kamu İktisadi Teşebbüslerinden (KİT) biri olan Türkiye Kömür İşletmeleri kurumuna bağlıyken 2005 yılında “rödovans” sistemiyle tekil sermaye gruplarına aktarılmıştır. Rödovans sisteminde devlet, maden işletmelerinin mülkiyetini elinde tutmakla beraber işletme haklarını özel şirketlere devretmekte bir nevi taşeronlaştırma yoluna gitmektedir. 1980’li yıllarda Özal liberalizasyonu ile başlayan bu uygulamalar 1990’lı yıllarda artmış, 2004 yılında ise neoliberal politikaların uygulayıcısı olarak göreve başlayan AKP iktidarı eliyle maden yasası kapsamında kanunlaşmıştır.[1]
Soma’da rödovans sistemiyle tekil sermaye guruplarının işletmesine açılan madenlerin işletme hakkını AKP iktidarına yakın Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin bağlı olduğu Soma Holding devralmıştır. Bu noktada Soma’da bulunan maden ocaklarının, neoliberalizmin özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları kapsamında iktidarın kendisine yakın sermaye gruplarına peşkeş çektiği kamu işletmelerinden biri olduğu olgusu karşımıza çıkmaktadır. Nitekim iktidarın kendisine yakın sermaye gruplarının kar maksimizasyonunu sağlama noktasında engel çıkarabilecek Teftiş Kurulları gibi yapıları 2011 yılında çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatması, işletmeleri devralan holdinglerin denetimsiz bir şekilde sömürü mekanizmalarını kullanabilmesine olanak tanımıştır.
Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan’ın katliamdan sonra kendisine sorulan yaşam odalarının maden ocağında neden bulunmadığına dair soruya, “yasal olarak böyle bir zorunlulukları bulunmadığı” yönündeki cevabı, iktidarın sermeye lehine dizayn ettiği yasal dayanak veya boşlukların sermaye tarafından nasıl bir savunma mekanizması oluşturduğunu somut bir şekilde görmemizi sağlamıştır.[2]
Diğer taraftan iktidar cephesinde dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşanan katliam sonrası yaptığı açıklamada, “Bunlar olağan şeylerdir…Bu işin yapısında, fıtratında bunlar var.” Sözleri siyasal iktidarın birincil sorumluluğu üstünden atmak ve sermaye çevrelerinin çıkarlarına uygun olarak kendisi tarafından alınmayan önlemlerden kaynaklı sorumluluğu “kadere bağlayarak” doğallaştırma arayışlarının tezahürü olarak karşımıza çıkmıştır.[3]
Soma katliamı açısından değinilmesi gereken bir diğer nokta, AKP iktidarının hegemonyasını sağlama noktasında seçim zamanları alt gelir gruplarına dağıttığı kömür torbalarının Soma Kömür İşletmeleri A.Ş tarafından dolayısıyla öldürülmelerine sebep olduğu Soma’daki maden işçileri tarafından çıkarılıyor olmasıdır. 301 maden işçisinin kanına bulanmış kömür torbaları, AKP iktidarının seçim kampanyalarına malzeme yapılmıştır.
İktidar-sermaye ortaklığı ile yaşanan katliam sonrası başlayan yargılamalar, Türkiye’de hukukun egemen sınıf ve güç merkezleri lehine nasıl dizayn edildiğini de göstermiştir. 2014 yılında başlayan dava süreci 2018 yılında 37 sanığın beraati ile sonuçlanmış, ceza alan 14 sanığın hepsi 2021 yılı Şubat ayı itibariyle serbest bırakılmıştır.[4] Yaşanan katliamda birincil derecede sorumluluğu bulunan iktidar bloğunda ne bir bakan ne de bir hükümet temsilcisi yargılanmış yahut istifa edebilme onuru gösterebilmiştir.
Soma’dan Bugüne Emeğin Durumu
Soma katliamı, öncesi ve sonrasıyla yukarıda özetlemeye çalıştığımız gelişmelerden ötürü Türkiye’de emeğin durumu ve güvencesiz çalışma koşulları hakkında acı göstergelerin somutlaştığı bir olguyu görünürleştirmiştir. Yaşanan bu katliamdan sonra gerek maden gerekse diğer sektörlerde çalışan işçilerin çalışma ve ücret haklarında en ufak bir iyileşme sağlanmadığı gibi günümüzün pandemi koşullarında işçi sınıfının ve emeğin aleyhine yönelik uygulamalar artarak devam etmektedir.
Türkiye’de 2017 yılında yaşanan rejim değişikliği ile birlikte sarayın ve tek bir şahsın hükmüne bağlanan devlet otoritesinin gölgesinde, işçilerin yaşam hakkını hiçe sayan uygulamalar yaygınlaşmıştır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)’in verilerine göre pandeminin başladığı bir yıllık süre içerisinde (11 Mart 2020- 10 Mart 2021 tarihleri arasında) en az 861 işçi güvencesiz çalışma koşullarında Covid-19 salgını nedeniyle hayatlarını kaybetmiştir.[5] Pandemiyle birlikte daha da zorlaşan koşullarda çalıştırılmalarına rağmen aylardır ücretlerini dahi alamayan işçilerin seslerini duyurmaya çalışmak için demokratik haklarını barışçıl şekilde kullanma girişimleri bile iktidarın zor aygıtları tarafından şiddetle bastırılmakta, işçiler yollarda coplanmakta ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmaktadır.[6]
Gerek siyasal partilerde cılız temsiliyetleri gerekse sendikal mücadelede yaşanan zayıflıklar nedeniyle aktörsüz kalan ve bir anlamda son dönemlerin en ağır geri çekilişlerinden birini yaşayan emek mücadelesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yukarıda özetlemeye çalıştığımız ağır bilançolara maruz kalmaktadır. Neoliberalizmin çöküşünün konuşulduğu ve Covid-19 salgınıyla birlikte kapitalizmin uluslararası anlamda yaşadığı krizin derinleştiği bir süreçte, işçi sınıfı ve emek mücadelesinin karşı-hegemonya mücadelesi ve “başka bir yaşamın mümkün olabileceğine dair” ortaya koyacağı somut alternatif program ve somut irade tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir mücadele çizgisini nitelemektedir.
En az 20 milyon yurttaşın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, çalışan nüfusunun %60’ının asgari ücret veya asgari ücretinde altında gelir aldığı Türkiye’de, Kemalist kuvvetler, halkın emekçi çoğunluğunun çıkar ve taleplerini esas alan sosyo-ekonomik ve siyasal mücadele hatları oluşturmada ve programlarını bu ekonomi politik gerçekler doğrultusunda şekillendirmede daha cesur ve kararlı olmalıdır. Saray’a ve saray avanesine peşkeş çekilen, iktidara yakın sermaye gruplarının diğer bir ifadeyle “küçük-mutlu-yandaş azınlığın” ekonomik çıkarlarına hizmet eden sınıfsal ittifaklara karşı emekçi halk tabakalarının yanında yer almak, tek adam rejimine son verecek ve Cumhuriyeti yeniden inşa edecek geniş toplumsal mücadele hattının oluşmasına da katkı sunacaktır.
Kaan EROĞUZ
KAYNAKÇA
- Birgün Gazetesi, 18.10.2020: https://www.birgun.net/haber/somali-maden-iscilerinin-isyani-gundem-oldu-oyle-mi-alay-komutani-319629
- CNN Türk, 14.05.2014: https://www.cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-somada-konustu-bunlar-olagan-seylerdir
- Evrensel Gazetesi, 19.03.2021: https://www.evrensel.net/haber/428476/isig-salginin-birinci-yilinda-en-az-861-isci-kovid-19-nedeniyle-hayatini-kaybetti
- Habertürk, 16.05.2014: https://www.haberturk.com/ekonomi/is-yasam/haber/948753-yasam-odasi-kapatilmisti-yenisi-yapiliyordu
- Sözcü Gazetesi, 12.04.2021: https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/soma-davasi-yeniden-basliyor-6368396/?utm_source=dahafazla_haber&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber
- Leo Panıtch vd., Sınıflar Dönüşürken, Socialist Register 2015, İstanbul: Yordam Yayınları, 2017
[1] Derleyen: Leo Panıtch vd., Sınıflar Dönüşürken, Socialist Register 2015, İstanbul: Yordam Yayınları, 2017, s.120
[2] Habertürk, 16.05.2014: https://www.haberturk.com/ekonomi/is-yasam/haber/948753-yasam-odasi-kapatilmisti-yenisi-yapiliyordu
[3] CNN Türk, 14.05.2014: https://www.cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-somada-konustu-bunlar-olagan-seylerdir
[4] Sözcü Gazetesi, 12.04.2021: https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/soma-davasi-yeniden-basliyor-6368396/?utm_source=dahafazla_haber&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber
[5] Evrensel Gazetesi, 19.03.2021: https://www.evrensel.net/haber/428476/isig-salginin-birinci-yilinda-en-az-861-isci-kovid-19-nedeniyle-hayatini-kaybetti
[6] Birgün Gazetesi, 18.10.2020: https://www.birgun.net/haber/somali-maden-iscilerinin-isyani-gundem-oldu-oyle-mi-alay-komutani-319629
Similar Posts:
- Ekonomik Kriz Ve Asgari Ücret Bildirisi
- Miraç Ordu Yazdı: “Şili’den Türkiye’ye: Ufukta Görülen Değişim”
- Onur Erülker Yazdı: “DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE YAPILAN EKONOMİK YANLIŞLAR”
- Yön – Devrim Aydın Hareketi ve 12 Mart’a Giden Süreç / Konuk: Uluç Gürkan
- Kaan EROĞUZ Yazdı: “Anlatılan Bizim Hikayemizdir: Türkiye’de Genç İşsizliği Sorunu”