İDARE-İ MASLAHATÇILAR VE BİZ – Ahmet AYÇİÇEK
Ne zaman terörü ve terörün siyasal uzantılarını eleştirsek; beyni mevcut konjonktüre sıkışmış, gözleri iki metre ilerisini göremeyenlerden oluşan koro hep bir ağızdan aynı türküyü söylemeye başlıyor; “Ama bu şekilde kazanamaz, iktidar olamazsınız!” Belki özgün bir düşüncesi, farklı bir yol önerisi vardır umuduyla önerilerini soruyoruz. Soruyoruz ama fazla düşünmemekten olsa gerek yine tek ses halinde cevap geliyor; “Farklı söylemlerde bulunmanız lâzım; İzmir’de ‘Atatürk’ diyorsanız Erzurum’da ‘dindar’ postuna bürünmeniz, Diyarbakır’da ‘Demirtaş’ demeniz lâzım.” Yani bu arkadaşlar istiyor ki seyyar satıcı gibi sokaklara çıkıp “Gel vatandaş gel; bizde her numara var. İsteyene takke, isteyene Atatürk, hilal bıyıklılara Turan birliği, talep edene sosyalizm, FETÖ ve PKK terör örgütü militanlarına da özgürlük…” edalarıyla dolaşalım. Kim ne istiyorsa ona uygun bir hayal satalım, hoşlanacağı bir masal anlatalım. Kendi insanımızı kandıralım, dolandıralım. Uzlaşma adına bukalemun gibi renkten renge girelim. Rüzgarın estiği yöne eğilip her kaba uygun bir şekil alalım. Peki ne adına? “Kazanmak” adına! Peki kazanmak her şey midir?
İzmir Valiliği’nde, İzmir Valisi olarak görev yapmış bütün valilerin resmi asılıdır ama yalnızca bir eksik vardır; Vali Kambur İzzet! Kambur İzzet, bu arkadaşların tarifinin vücut bulmuş halidir; “Kazanmak adına her yol mubahtır.” parolasıyla fırıldak gibi döner, güç kimdeyse “kazanmak” adına ona eğilir. Bu politika kısa vadede kazandırdığından Kambur İzzet istediğini alır. İngilizler, Yunan işgali öncesi Vahdettin’e baskı yaparak İzmir Valisi ve Kolordu komutanı olan Nurettin Paşa’yı görevden aldırıp yerine vali olarak Kambur İzzet’i getirirler. Güç ve koltuk hırsıyla yanıp tutuşan Kambur İzzet kendisini oraya getiren efendilerine en iyi şekilde hizmete başlar; yetenekli subayları ve vatansever gençleri İttihatçılıkla “suç”layarak tutuklatır. İzmir’i işgale hazırlar. Koltuğunu korumak uğruna binlerce masum sivilin öldürülmesini izler. Öyle ki Yunan hükümeti tarafından “Anoteron Taksiarhis” nişanı ile ödüllendirilir ve kalp krizinden öldükten sonra cenazesi Yunan hükümeti tarafından muhteşem bir törenle kaldırılır. Hasan Tahsinler, Süleyman Fethi Beyler ilkeli durarak şehit düşerken o kazanmak adına her türlü yöntemi dener. Bir İngiliz ile bir Yunan ile anlaşır emekleri karşılığında kazanır ama bugün vatan haini olarak tarihe geçmiştir. Hasan Tahsin her sene binlerce vatanseverin katıldığı törenlerle anılırken Kambur İzzet lânetle anılır. İlkeli durmak ve durmamak arasındaki fark işte budur.
Mesele yalnızca kazanmaksa Kambur İzzet gibi Damat Ferit gibilerin izlediği yol ile pekâla kazanılabilir. Ama mesele Mustafa Kemal Atatürk gibi bozuk düzeni değiştirmekse işte o zaman ilkeli bir tavır izlemek elzemdir. Atatürk’ün dediği gibi “Herkesi memnun edelim dersek biz, maksadı sağlamış olamayız. İdare-i maslahatçılar esaslı inkılâp yapamaz.”
Kemalist Yön Hareketi olarak bizim derdimiz herkesi memnun etmek değildir. Bizim gayemiz günümüz sorunlarının çözümüne dair somut programlar üretmek, bu programları uygulayabilecek nitelikte kadrolar yetiştirmektir. Bu süreçte farklı düşünceleri temsil eden yapılarla bir araya gelmek tartışmak ve ortak noktalarda uzlaşmak olağandır. Ama bizler Necmettin Öğretmeni, Aybüke Öğretmeni şehit eden, ormanlarımızı yakan, tüyü bitmemiş bebeklere dahi kurşun sıkmaktan geri durmayan PKK terör örgütünün siyasal uzantılarıyla, Türk Ordusuna ve aydınlarına kumpas kuran, kendi milletinin üzerine ateş açan FETÖ’cü eşkıyaları savunma gayretine düşenlerle uzlaşmayacağız. Emperyalizmin vakıflarından fonlanarak eli kanlı teröristleri masumlaştırma çabası içerisinde olanlar ile uzlaşma noktamız yoktur. Biz, elinde kan olanların elini sıkmayacağız. Eğer bir gün kazanırsak yolumuzu gözleyenleri, kanlı ellerle değil tertemiz ellerimizle selamlayacağız.
Bu hususta tavrımız nettir ve tartışmaya kapalıdır. Her ne pahasına olursa olsun kanlı elleri sıkmayacağız. Sistemin dayattığı ideolojisizliğe, çürümüşlüğe boyun eğmeyeceğiz!
Ahmet AYÇİÇEK
Similar Posts:
- KEMALİSTLERİN DEĞİŞİMLE İMTİHANI – Ahmet AYÇİÇEK
- Öncülük ve Metot – Kaan EROĞUZ
- “TEMEL OLAN İÇ CEPHEDİR”!
- Ulusal Dil ve Kültür Savaşı – Deniz YÜCE
- Umut ORAN ile Röportaj